Dün akşam eve giderken yolda
Yaşlı bir adam gördüm arkası dönük
Bir şeyler yapıyordu seçilmiyor uzakta
Başında kasketi alnının üstüne inik
Yaklaşınca biraz küçük çakı bıçağı
Parlıyordu güneşte pırıl pırıl çeliği
Yolda yürüyenler gelip geçip gidiyor
Yaşlı adam hırsile işe devam ediyor
Yol kenarında yeşillenmiş erik ağacı
Dallarını salmış caddeye “buyurun” der gibi
Çiçekleri henüz üstünde bembeyaz
Ağlıyordu kimse duymadan; avaz avaz
Diyordu: “ey vicdansız adam dokunma bana
Yaş kesen baş kesermiş duymadın mı hiç?
Gözün gönlün açılır kokular saçarım ben etrafa
Daha yeni açtı bak meyvelerim çiçecik.”
Yaşlı adam dedi ki: “ben ne dallar budadım,
Keseceğim seni bileylendi bıçağım!
Sen bir odunsun ne ağlarsın, ben se insan!
Sipsi yapacağım kendime taze dallarından.”
Vurdu bıçağın parlak tenini tazecik sürgüne
Bir “ah” etti erik dalı ellerini kapadı yüzüne
Döküldü yapraklar caddeye savruldu her biri
Adam memnun, aldı dalı, koydu bıçağı geri
Döküldü yere henüz açmış erik çiçekleri
Ağladı feryat etti anne erik duymadı sesini kimse
“Ah” dedi “kırdın kollarımı yok ettin çocuklarımı
Yapacağın bir düdük için bu cinayet reva mı?
Çiçeklerimi döktün meyveler olacaktı
Kırmızı eriklerimi yiyip yavruların doyacaktı
Elin kırılsın e mi bedduamdır bu sana!
Nerde bir çiçekli dal görsen bedduamı hatırla! ”
Kayıt Tarihi : 25.4.2006 19:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)