Dudaklarının yıldız ışıltılarına gömdüm bakışlarımı, sular dondu
Yanağının gizlilerindeki derinlere daldım, gemiler karaya oturdu
Dumanlanıyordu saçların, yudumladıkça seni, bulutlar utanıyordu
Hangi şefkatti tenindeki, hangi sırların rehberi yüreğini sarıyordu?
İşkilli özlemlerin nidası dökülürdü dilinden, güvercinler dizlerinde gülümser
Güncemdeki kuşlar dillenir içlenince, sen gülünce ıslanmış çatılarına tüner
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Devamını Oku
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…