Yaşıyor mu Bu Şehir

Murat Hakan Yıldırım
12

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yaşıyor mu Bu Şehir

Sana bir balkondan bakabildim ancak,
Ey İstanbul!
Çünkü tepelerin bize artık çok uzak.

Sıra sıra evler
Uzun uzun caddeler boyunca
Müstakil, çok katlı
Bahçeli, otoparklı
Çökük çatılı kırık duvarlı
Konduların geziyor artık her bir semtini

Yine de atıyorum kendimi kucağına
Yağmurlu bir zamanında
Bana yakın üç arkadaşım
Paltom şemsiyem ve botlarımla

Zevk yok!
Cana can katan o yeşil yok
Zoraki bir hayranlıkla baksan
“Dikkat köpek var” levhası.
Yoz ve sahte kahkahalar sarkarken
Daracık balkonlardan,
Atılan yemek artıkları
Zift ve mazot kokularından
Çaresiz çabalıyorken
Bir bebeğin debelenişi gibi
Düşmemek için sarf edilen çaba!
Ve çukurlardan kaçarken
Paçalara bulaşan bir karış çamur...

Ekmek parası umuduyla
Daha önce duymadığı
Çikita muzu satıyorken
Bir gurbet mahkumu
Üsküdar’da iskelede
Cafcaflı gazete bayileri
Önünde biriken gençler
Buralarını saçak altı etmişler
Anasının eteğini çekiştiren bir çocuk
Kulaklarımı yırtarcasına ağlıyorken
Ani bir fren! ...
Naralar, küfürler...
...

Derken bu mahşeri akşam telâşesinde
Bir asûde mahalle Çengelköy’de
Yarasına merhem ararcasına
Bir iki ahşap cumbalı ev arasında
Şahâdet müjdecisi bir küçük minare
Mescidi arar gözlerim ille de
Dikilir işte karşıma, yaşlı ama heybetli!
Kitabesi yosun tutmuş, dökük badanalı
Bu iki yaren kucakladı beni,
Biz de varız dercesine.

Adı gibi mamur olası Ümraniye’de
Yine bir mescit
Avluda bir garip şadırvan,
Görünce rahatlattı beni
Dahi içmesem de suyundan
Şırıl şırıl bir armoni
Getirir kendine yaşıyor denilen
Bu şehrin ölülerini

Bu şehr-i yâr-i Güzin ki
Ne başı, ne de sonu belli değil!
Belki de binlercesi arasında,
Her bir semtinin yollarında
İnzivada birer mahalle,
Can verir, kan verir
Bu azgın şehre

Bu alemden uzak müdavimleriyle
Rıhtıma yakın bir meyhane,
Kadeh tokuşturmaları akar gider ve ritim olur
İstanbul’un neresinden olduğu
Hala meçhul olan kızın şarkısına…
Bir Kadıköy âlemi kalır akıllarda.

Bu karışık nağmelerle
Uğurlanır iskelesinden
Kuğu gibi süzülen bir vapur,
Kıç tarafında yalnız başına yaşlı bir kadın durur.
Salebini içer, simidini paylaşır martılarla
Yalnızlığına yâren olsun diye
Vapurun dumanı bu sahneyi perdeler,
Yaşlı kadını dalgalar kıskanır
Koşar arkasından coşar köpük olur.

İstanbul!
Derya deniz
Gider geliriz, çeker iteriz.
Telâşe, tarih
Sıkıntı, sefa
Cefa, vefa
Alem, halvet
İşret, nimet
Nasip, kısmet
Hepsi bu şehirde.
Ey İstanbul! Sensiz olmaz yine de

Murat Hakan Yıldırım
Kayıt Tarihi : 22.4.2006 08:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Hakan Yıldırım