Bir İstanbul vardı, bir sen, bir de ben...
Bütün ışıklar yanardı ve perdesi açık pencereler vardı…
Karanlıklara gömdüğüm bir ben ki, ateş böceklerinden aydınlanan...
Kara bir yüz yapışmış bedenime bir sen kokunla ki ne manolya ne de sümbül kokusunu anımsatan...
Karanlıkların gözcüsüydü gözlerim ki artık çok geç uyu dediğim...
Bir ben...
Bütün İstanbul kubbeleri ki başımdan aşağı düşen...
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla