ne severim seni bu yüzden
beni böyle yüzüstü büyüttün
sessizliği öğrettin
kalabalıklarda susmayı
yağmura karşı ağlamayı
kağıt mendillere ve
iki metre karelik dünyamda
uçsuz bucaksız yüreğimin içinde
sonsuzluğa açılan puslu penceremde
temmuzun acımasız sıcagında
içimi titreten yalnızlığımla
nisan yağmurlarının içime yağmasını
benimkisi kendime ihanet
tanrı bir filiz düşürdü içime
saçlarınıda gözlerinin önüne
sonra ırmaklar akıttı ayaklarımdan
hiç düşünmedim
bu su nereye gider
saçlarındaki kırıklar kaldı içimde
bide rüzgarına kapıldıgım kakülün
öylece girdin hayatıma
ve öylece yolcu ettim seni
kendi hayatına
adın eşanlamlıdır içimdeki figanla
bir gün susmaz sana tapmaktan
geri kalmaz gönlüm
kızılında yanmaktan
ılık teninde susar sana
ama kanamaz eskisi gibi
ecel yaşlarını döker
gider ayak sevdadan
korkudan değil
saçlarından
tanrısal bir aşk kalır ardında
görmeden görmek
hiç mi usanmadın beni yenmekten?
aslına bakma
asılsız haberdi
kendime söylediğim
seni sevmelerim
şimdi bir asansör boşluğuna birikti
beni öyle bir affet ki
sebebi sen olan
senin dışındaki dünyaya olan
öfkem hıncım
dudaklarımda kalsın
her şey delice gelirken insana
aslında çok masumdu
kızım ve oğlum gibi
rahminde kaldı hepsi
emanetin gibi temiz
atkın gibi beyaz
sen en yanlışı
gecerken yaptın
yıkarak köprüleri
bıcak ışıltısında saplanır
gözlerden süzülen ihanet
artık kimseyle olamazsın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!