Yaşım, dokuzdan beri boynu bükük dal gibi her an
seni bekler. Yarım yamalak, yamalı; kör kurşunlara
ev sahibi, nefesimin emeklerinde umudum bu
şapkada tavşan. İçimi görmedikçe gözleriniz,
fıtratıma ihanet; kırbaçlanmış, sizlere uğrak
yolumun üstü her han. En iyi sen bilirsin: Attığın ateş
hattında, korkakçasına; kara bulutlu yalnız
zamanımda, yapayalnızlaştırılmamı, nemli saçım.
Dünya, hani ruhumu dolaştıran kendi bit
pazarlarında, oysa ne zaman taşını sıksam, suyunu
çıkardım. Ezberledim nihayet; bir varmış bir
yokmuş, kan rengi heybende adım. Artık yüz yıl
bekleyeceğim ölümü; yüz yıldır üzülmemişti hiçbir
vedaya. Şimdi yorgun ve aksak adım. Hasbihal
etmedim hiç varıncaya dek göz açıp kapamama
böyle sevdalarla. Vurdukça zihnime hayalin, zonklar
şakaklarımda; vicdanlı yalanların ve kararmış
tenimin inik bayrakları yarıda. Canım yanıyor;
güneşe çıktım. Çıkarılmış limandan rıhtıma güven
sözleri; inanmış akılsız başımın bana tükürükleri...
Bir bir kaldı yemin çekirdeklerin kursağımda.
Var biri, ölünce göreceğim.
Yaşım, öksüze bir emek katmakta.
Var biri, ölmeden görmeliyim.
Yaşım, dağlarca uzaklıkta.
Mehmet Habip Güney
Mehmet Habip GüneyKayıt Tarihi : 24.11.2025 15:02:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!