Mustafa konuşmaya başlamıştı.Önündeki set açılmış …..
-Beş yaşına girdiğin birlikte kutladığımız o son doğum gününü hatırlıyor musun? Sizin evde tadilat işleri olduğundan bizim evde kutlamıştık hani.Unutmuşsun! Ben unutmadım.O benim için öyle önemli bir gündü ki.Hayatımın ilk,tek ve gerçek aşkı…Onu öptüğüm gündü o gün..Ben hiç unutmadım.! Yanağından öpmek isterken sendelemiş üzerime doğru düşmüştün ve ben seni kazayla da olsa dudaklarından öpmüştüm.Biliyor musun ben o anı unutmamak için, hiçbir kadını öpmedim.Bu sapık! dudaklar o küçük kızdan başka birini öpmedi, öpemedi.İster takıntı de ister delilik ister başka bir şey..Yani senin dediğin ve hatırladığın gibi ilk öpüşün o hayvan herifle değil benim ile olmuştu.Çocukça bir şeydi bu ama gerçek bu Yasemin.Bendim! Seni ilk öpen bendim! Peki sence neden düğününe gelmedim.Hiç düşünür müydün bu sapığın seni ölesiye sevebileceğini? Seni başka birinin yanında görmeye dayanacak kuvveti bulabilseydim belki gelirdim.Ama bulamadım..Sen ne kadar uzak kaldıysan aşktan ben o kadar iç içeydim.Evet bir gün, tam tüm cesaretimi toplayıp sana açılmayı denedim ki, sen benden önce davranıp Doğan’ı ve ondan aldığın evlilik teklifini anlattın bana.Günlerce kendime gelemedim.Seni kaybetme düşüncesine alışamadım.
Bu sırada cebinden çıkardığı oldukça eski bir kağıt parçasını ağlayarak Yasemin’e uzatarak:
-Bak bu sana yazdığım ilk şiir.İlk diyorum çünkü sana yüzlerce şiir yazdım.Sen okumasan da bilmesen de hakkında düşündüklerimi ben yine de yazdım. Sana okur gibi okudum geceler boyunca yazdıklarımı.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.