Mustafa yaşanan korkunç kazayı Safiye Hanım’dan öğrenmiş ancak tüm aramalarına rağmen Yasemin’le konuşmayı başaramamıştı.İşte yine kabuğuna çekilmiş kimseyle konuşmuyordu Yasemin.Ailesi çaresiz ve mutsuz, o ise her zamankinden daha fazla umutsuzdu.
Aradan geçen birkaç ay Yasemin’in hayatını epeyce değiştirmişti.Artık yeniden ailesiyle birlikte yaşıyordu.Ancak Doğan’ın ailesi hala çok yakın ve sıcaktı ona karşı.Hatta Cem Bey balayı ısrarından dolayı için için vicdan azabı bile duymaktaydı.Her gün düzenli olarak Yasemin’i arıyor ona destek oluyordu.Gelinleri onlara biricik evlatlarının emanetiydi.
Bu sırada Mustafa Yasemin’e ulaşamamanın üzüntüsünü yaşarken hayatı kendisine gelen bir iş teklifiyle değişecekti.
Üniversiteyi Adana’da okumuş ve sonrasında da staj için orada kalmıştı.Şimdi ona ortaklık teklif eden bir hukuk bürosuyla yoğun görüşmeler yapıyordu.Eğer işler istediği gibi giderse İstanbul’a yerleşme ihtimali çok yüksekti.Her ne kadar ailesi buna karşı çıksa da o, mesleğinde yükselmeyi ve bunun için gerekli her şeyi yapmayı kafasına koymuştu bir kere.
Görüşmeler sonunda Mustafa İstanbul ‘ gelmek üzere hazırlıklara başlamış,bu arada Safiye Hanımı aramayı da ihmal etmemişti.
-Yasemin hala görüşmüyor mu kimseyle efendim
-Maalesef oğlum,odasından dışarı çıkmıyor.çıktığında da zaten konuşmuyor.hayatta kalabilmek için yemek yiyor.Bildiğin canlı ceset.Belki sen geldiğinde konuşturabilirsin onu.
-Haberi var mı geleceğimden.Söylediniz mi?
-Yok,belki sürpriz yaparsın diye düşündüm
-Tamam anladım, iyi düşünmüşsünüz efendim.O zaman görüşmek üzere.Ben bir aksilik olmazsa yarın sabah yola çıkacağım,akşam üzeri de İstanbul’a varırım herhalde..
-Oldu yavrum, haydi selametle gelirsin inşallah.
Ertesi gün Mustafa Yasemin’in telefonuna İstanbul’a geleceğini bildiren bir mesaj atmıştı.Eğer onu yanlış tanımıyorsam mutlaka geriye dönüp beni arayacak diye içinden geçirirken telefonu çaldı.Arayan Yasemin ‘di.
-Kaçta varacaksın buraya,dedi açar açamaz telefonu
-Sana da merhaba dedi Mustafa sitemli bir şekilde
-Özür dilerim bugün pek iyi değilim.
-İyi o zaman ben daha sonra geleyim İstanbul’a
-Hadi ama uzatma,tamam özür diledim işte
-İyi peki affettim. Varış,saat dörtte diyorlar ama...Yani ona göre alırsın işte beni otogardan.Tanırsın beni inşallah.Eee ne de olsa artık altı yaşında değilim
-Tanırım elbette o kadar da yaşlanmadın daha.
Bu konuşmadan sonra Yasemin saate baktı ve
-Anne ben çıkıyorum.Bil bakalım nereye gidiyorum
-Kızım baban dedi ki söyle onlara fazla geç kalmasınlar
-Aşk olsun anne biliyordun değil mi.
-Sana söylemeye çalıştık ama sen bizimle konuşmayı dört duvar arasında oturmaya tercih ediyordun o sıralar.
-Neyse ben çıkıyorum misafirimiz buraları bilmiyor sonra kaybolmasın derken Yasemin’in aylar sonra yüzünde minicik bir gülümseme oluşmuştu.Safiye Hanım Mustafa’nın gelişinin ona iyi geleceğini,o an hissetmişti..
Onca,yıl sonra iki arkadaş,iki dost birbirlerine kavuşmuştu.Yasemin Mustafa’yı görür görmez ona ağlayarak koşmaya başlamıştı.Gözünün önünde hala altı yaşındaki o çocuk vardı.O adamla gitme dercesine elini çeken,sonra o merdivenlerde otururken babasıyla ona doğru koşmaları ardından taşındıklarındaki o buğulu bakışları…..
-Hoş geldin
-Sağol..Nasılsın prenses
-Unutmamışsın kral
-Sen de unutmamışsın, baksana hala hatırlıyorsun kral olduğumu.Bu küçükken aralarında oynadıkları bir oyundu.Birden ikisinin de gözleri neşeyle parlamıştı.
-Hadi bana bir çay ısmarla bakalım İstanbul’un prensesi
-Çok yorgunum bugün, yarın olsa olmaz mı?
-Hayırdır?
-Söz yarın seni akşama kadar gezdiririm Mustafa
-Peki öyle olsun.
Eve vardıklarında hava kararmıştı.bu arada Haluk Bey de eve gelmişti.Akşam yemeği sıcak bir havada geçti.Hatta uzun zamandır böyle güzel vakit geçirmemişlerdi.Yemek sonunda Yasemin izin isteyip odasına gitti..Mustafa ise Haluk Bey ile koyu bir sohbete dalmıştı.İş konuşuyorlardı.
-Eee delikanlı hadi bakalım hayırlısı
-Sağolun efendim
-Ne zaman başlıyorsun çalışmaya
-Büroyu yeni bir yere taşıyorlar efendim.Tamamlandığında inşallah başlayacağız işlere.
-Kalacak yer düşünme sakın.İstediğin kadar kalabilirsin burada.Yasemin ne ise sen de osun bizim için
-Teşekkür ederim efendim
-Ben ciddiyim bak.Eğer kabul etmezsen burada rahat edemediğini düşünürüz ki buna hem Safiye hem de ben çok üzülürüz.Senin gelmen Yasemin’e de çok iyi geldi.Uzun zamandır ilk defa böyle iştahlı yemek yedi.Bugün onun için çok zor bir gündü zateN.Yaşasaydı rahmetli Doğan’la evlilik yıldönümlerini kutlayacaklardı bugün.Bir yıl önce bu gün nasıl da mutluyduk hepimiz.Takdir-i ilahi işte.Aaah ahh!
-Öyle mi..demek bugün ondan bu kadar üzgün ve yorgundu
-Sabah erkenden Cem Bey’lerle birlikte Doğan’ın mezarına gitti.Geldikten sonra epey ağlamış. Zamanlaman harika oldu yani.İyi ki geldin oğlum.Yoksa bugün daha kötü geçebilirdi hepimiz için.
-Allah rahmet etsin efendim
-Amin..amin…
Ertesi sabah Yasemin Mustafa’nın sesiyle uyandı.
-Haydi kalk bakalım uykucu
-Yapma git başımdan,uykum var.Zaten gece uyuyamadım.Aslında Mustafa da bütün gece gözünü kırpmamıştı.Yasemin’le yıllar sonra ilk defa yüz yüze gelmek ona tuhaf duygular hissettirmişti.Otogarda onu karşısında görünce aslında hiç ayrılmadıklarını hissetmişti.Dudaklarını aşağıya doğru bükerek bu durumu bütün gece düşünmüş,sabahın ilk ışıklarına kadar uyuyamamıştı.
-Kızım kalk haydi.Bak Safiye Anne çörek yapmış.Soğutmadan yemek lazım.
-Aman sana yapmış,otur da ye işte!
-Ne o havada kıskançlık kokusu mu var?
-Kim ben mi …seni mi…ne kıskanacağım bee
-Kıskanç,kıskanç…
Aralarındaki bu tatlı didişme Safiye Hanım’ın odaya girmesiyle daha da alevlendi.
-Safiye Anne bu kız bizi kıskanıyor
-Ay ne kıskanacağım be!
Yasemin farkında olmasa da ailesine hayata geri dönüş sinyalleri veriyordu.Bu minicik atışma bile Safiye Hanım’ı mutlu etmeye yetmişti.
25.Kasım.2008
Filiz KayanKayıt Tarihi : 27.11.2008 16:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yasemin farkında olmasa da ailesine, hayata geri dönüş sinyalleri veriyor