Yasemin ve Doğan gösterişli sayılabilecek bir düğünle evlenmişlerdi.Bu sırada üzerinden bir hafta geçmiş ama hala gerçek bir çift olamamışlardı..Yaşanan o olaydan yirmi yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen Yasemin hala etkisinde, hala o korku dolu dakikaları yeniden,yeniden yaşıyordu.Genç adam artık tepki vermeye, Yasemin’e kötü davranmaya da başlamıştı.Bazen hakarete varabilecek sözlerle tartışıyorlardı.Oysa ki henüz on günlük bile değildi evlilikleri.Yasemin Doğan’a anlatmak istedikçe utanıyor,bazen utangaçlığını bastırıp tam söyleyecek hale geliyordu ama bu sefer de Doğan onu dinlemek istemiyordu.Yapacağı açıklama onu tatmin etmeyecek gibi görünüyordu sanki.
Bu arada günler geçmeye devam ediyordu.Aile büyükleri aralarındaki uzaklığı fark edememiş bu durum olayın çözümlenmesini iyice imkansızlaştırıyordu.Haluk Bey kızının yaşadığı sorunları hissedebilse, belki olaya el koyacak Doğan’a yaşanan o kabus dakikaları anlatacaktı.Anne Safiye Hanım ise belki de çekip alacaktı kızını.O, yuvanın en kolay kırılan çocuğu en hassas evladıydı.İlerlemiş yaşlarında Allah’ın ailelerine verdiği bir hediyeydi.Ve elbetteki diğer çocukları gibi çok kıymetliydi. Kimsenin onu üzmesine izin veremezdi.Ama kimin aklına gelirdi ki Yasemin’in bir yanının hala o apartman boşluğunda, hala o loş ışıkların gölgesinde ve hala burnundaki o rutubet kokusuyla can çekiştiğini..
Doğan her geçen gün biraz daha geriliyor Yasemin ise etkiye tepki verircesine karşı bir tavır sergiliyordu.Artık o da Doğan’ı haklı olarak bilemediği bu olaydan ötürü yargılıyor her gününü ayrı bir kabus olarak görüyordu.Doğan yatak odalarını ayırmış,sözüm ona ileride sahip olacakları bebekleri için hazırladıkları o boş ve soğuk odaya taşımıştı yatağını….İçeride bebeğin huysuz zamanları düşünülerek alınmış bir kanepe vardı.Uzanırken: -Neye niyet,kime kısmet,dedi sinirli bir şekilde..
Bazı geceler yalnız yatağında kan ter içinde uyanan Yasemin bu küçük odanın aralanmış kapısından ebeveyninin yatak odasını gözetleyen bir çocuk edasıyla usulca içeriye bakıyordu. Çağırsa yanına koşarak gidecek belki de her şeyi ona en başından en yalın haliyle anlatacaktı..
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış