Yasemin Şiiri - Sevgili Özbek

Sevgili Özbek
140

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Yasemin


Ben bunca hasreti çektiğim zaman
Yonttuğun özlemin uzaktı anam
Hicrandı vuslat-ı gözyaşı ağu
Kalbime dem vurup içirdin anam


Yasemin, uzun yıllardır annesini görememenin özlemiyle yanıp tutuşuyordu. Yıllar olmuştu anasını görmeyeli, ve yıllar olmuştu gurbet ellerde onsuz yaşıyalı.
Hasret, buram buram tütüyordu genizlerinde. Özlem, gözlerinde yolların hicran tozu.

Sözde, gelecek aylarda memlekete gidecek; az da olsa sevdikleriyle özlem giderecekti. Ve en çokta anasını, son yaşlı haliyle görecekti. Vuslat hayalleri içerisinde günleri sayarken, bir cuma günü annesinden bahsetmişti arkadaşlarına, ve elinde olmadan göz yaşları yıldız gibi kayarken yanaklarından, yüreği cız etmişti. Zeyno anasını ne çok özlemişti yarap, ne çok göresi gelmişti.
Yasemin, O'nu göreceğinde, geçmiş değerlerden bahsettirecek, ve annesinin o masalsı anlatışıyla bilgiler edinecekti. En çokta anne ve babasını hatıralardan bir kez daha tanıyacaktı.

Kim bilebilirdi ki; bazan virgülleri yakalarken, nokta koymak için geç kalınıyordu ve özlenen sevgilere kucak dolusu parantezler açılamıyordu.
Aynı günün akşamıydı; gece yarısı telefon çalmaya başlamıştı. Her zaman çalan telefonun sesi, değişmişti bu sefer sanki. Kalkmak istemedi bir an, garip bir hisse kapılmıştı aniden. Telefon ısrarla çalıyordu. Bir kaç dakika tereddütten sonra, ahizeyi kaldırdı, ve telefonun öbür ucunda ki ses:
- Anneni kaybettik Yasemin! .
-Ya hu ne diyorsun sen?
-Evet anneni kaybettik.
-Aman yarabbim, diye haykırmıştı Yasemin

Ani bir krizle,
Anadolu kadını Zeyno'nun yorgun kalbi, artık hayatın cilvelerine dur demişti.
Bu ne ıstıraptı yarap, bu ne acıydı! Ev başına döndü ve olduğu yere çuval gibi çöktü. Öylece haraketsiz kalakalmıştı bir süre. Ne yapacaktı şimdi sorusu geçmişti kafasından, sanki yıllardır onunla yaşıyordu da, şimdi kolu kanadı kırılmış gibi, onsuz ne yapacaktı? Bir türlü ağlıyamıyordu, ne de kalkabiliyordu yerinden..

O yoktu, Zeynep anası yoktu.İnanamıyordu, bir şaka olmalıydı bu! Sırasımı şimdi şakanın? Sonra, ya hakikaten o nu kaybettiyse, göz yaşları boğazına düğümlenmişti.Ah bir ağlayabilse, şaka olup olmadığını sorabilecekti. Saatler geçmişti, Yasemin hâlâ kımıldamadan ana rahmînde ki bir bebek pozisyonunda bekliyordu ve tekrarlıyordu:
-Ya doğruysa, ya doğruysa!
Neden sonra belki son kez annesini beyaz bedeninde, beyaz teniyle görüp dokunabilirdi düşüncesiyle, hemen memlekete gitmeye karar verdi. En yakın havaalanı ofisinden bilet aradı, ancak iki gün sonraya bulabilmişti. Yüregine gömdüğü acısıyla anasını sessiz dünyasında görebilme ümidi taşıyordu. Nasıl olsa annesi hastahanede hayata veda etmişti. Yavruları gelmeden defnedilmezdi diye düşünüyordu. yıllar önce bıraktığı bazı inançların değiştiğini düşünerekten, morgta bekletecekler ümidini taşıyordu.

İki gün sonra nihayet baba ocağına gelmişti Yasemin. Fakat annesi vefatından hemen sonra defnedilmişti. Olamaz diye haykırmıştı tüm benliyiğle. Yaşamanın umutları gözyaşlarıyla yüreğine sızmıştı. Oysa emindi, onu görebilecek, onu son yolculuğuna sessizce uğurlayacaktı.İçinde ki öfke kristal taşa dönüşmüştü, bir dokunulsa volkan gibi patlayacak, en kızgın lavları bırakacaktı cehennem ateşine.
İnançlara göre ölüler beklemezdi. Töre yıllanmış yalnışlıklarla 21 inci asırda bile aynı devam ediyordu.

Heyhat!
Buğulanan kara toprağından ve arada beyaz tülbentli annesinin hayalinden başka bir şey görememişti. Biriktirdiği soruları annesine sessizce sordu Yasemin:
- Neden beni beklemedin anne?
- Kalbim yoruldu kızım dedi, annesi.
-Ama neden? Sen güçlüydün anne, Anadolu kadınıydın.
-…
Yasemin bu sessizlik karşısında sessizce içine gömüldü. Kırmızı yalnızlıklarda tek başına gezindi ve bir şeyler bulmaya çalışdı.

Bir hafta aradan sonra Yasemin gurbetteki evine dönmüştü. Karmakarışık duygularda bir türlü annesinin ölümünü ve onu uzun yıllar görememesini kabullenemiyordu. Yıllardır hasretti ona. Her yıl onu görmenin özlemiyle kendisini kandırmıştı. Her bahar geldiğinde bahtsızlığın gergefinden kendini kurtaramıyor, hayallerini gelecek bahara erteliyordu. Ve böyle devam ediyordu Yasemin'in asırlık özlemleri.

Bütün bunları düşünürken, Yasemin'in aklına annesini görebileceği gelmişti. Evet ona kavuşmanın yolu rahmandan geçecekti. Denemek istedi. Çok korkmuştu ve bu korkuyla çocuklarını ve sevdiklerini düşledi. Annesine kavuşmayı bir daha ki sefere erteledi. Her seferinde aynı şekilde erteliyordu vuslatı, derken, haftalar geçmişti aradan.
Ve bir gün, rüyasında çöken bir evin altında kalmaması için annesi siper olmuştu.Göz yaşları içerisinde uyandı Yasemin, ve ölmek istemesine anlam veremedi.Kendisinin ölümü annesini daha çok üzecekti.Ve anlamıştı ki zaman en iyi ilaçtı çareler bulmaya. Gerçekler, zaman içerisinde yürek ve beyinle görülebiliyordu. Ve biliyordu artık Yasemin, hayat acılarla devam edecek, insan acılarla var olacaktı. Ölmek istemiyordu artık, bu bencilce bir düşünce idi, vazgeçti. Yaşama uzun vadeli bakmaya başladı, onu seven varlıklar vardı. Bakış çerçevelerinin daha da genişletilmesi ve genişletmeye devam etmek gerektiğine inanıyordu.

Zeyno anasının ölümünden uzun yıllar geçmişti. Yasemin anasının ölümünü kabul etmiş ama bir türlü onu görememeği kabul edememişti ve edemiyordu. Bağnaz törelerin değişmesi gerektiğine inanıyordu. Neydi bu töreler? Bunları bulmak ve ayıklamak gerekti. Eğer annesini en azından beyaz teninde ve tahta yatağında görebilseydi bu kadar acı çekmeyecekti.Çekmeyecekti bu zemheri ayları.

Yasemin,özlemler içerisinde bir kez daha uzaklara dikti gözlerini. Onu anlayacak tek dostu olan anası çoktan yoktu. O'na kavuşacağı günü rahmanın kurallarına bıraktı, vakit geldiğinde kendiside veda edecekti bu diplomalı hayata. Dalıp gitti bir an, annesinin dizlerindeydi başı:
- Anne, bilsen seni ne çok özledim dedi.
Annesi azeri şivesiyle:
- Mende seni ay balam dedi. Ama merak etme yanımda yerin hazır, geleceğin gün sana beyaz tüller içerisinde ki yerini göstereceğim.
Anasının buğulanan gözlerine bakarak, göz yaşlarını sessizce yüreğine akıttı
Yasemin.Serap gördüğünü farketti. Sıyrıldı seraptan.Yerinden kalkarken, kimseler göremedi bu ayrılığın ızdırabını; bağrı hasrete dönüştü özlemi..Yüreğinin en ücra köşelerinde, tuz kayaları yaktı genzini, yaktı, yaktı ve yaktı.
Yasemin,yavas yavas adımlarını atarken yaşama doğru, annesi gülümsüyordu ardından:
- Sen benim kızımsın unutma; dozer kızım. Güçlü olmalısın, zayıflara burdada yer yok diyordu.
Yasemin acı bir tebessümle:
- tamam anne, tamam. Hayat devam ediyor biliyorum. Ufuklarda görüşmek üzere hoşça kal, hoşça kal emdostu.Hoşça kal.

29/12/2006

Sevgili Özbek

Sevgili Özbek
Kayıt Tarihi : 31.12.2006 12:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Dönüşüm.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Turgay Yıldırım
    Turgay Yıldırım

    Gözlerim doldu...çok güzel yazmışsın bu yazıyı okuyan herkes kaybettiği atasının ACISI bir kez daha yaşadı..hayatta olanlarında KIYMETİNİ hatırlattı.. yüreğine sağlık

    Cevap Yaz
  • Türkan Ay Dinçer
    Türkan Ay Dinçer

    Cok duygulu ve aci dolu bir yazi okudum. Annesizlik insanin yüregini yaken en büyük acı bu aciyi kimsenin yasamamsini diliyorum ama hepimiz sonunda bu acilari cekecegiz.

    Yüreginizi ve kaleminizi kutluyorum...Sevgiler...Türkan DİNÇER

    Cevap Yaz
  • Serafettin Hansu
    Serafettin Hansu

    Kıymetli bacım duygulandırdın beni,,yüreğine saglık,,gurbetten gurbete saygılarımı iletirim...


    selam ve dua ile..

    Cevap Yaz
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    dönüşüm...

    kilit ve anahtar kelime...

    Cevap Yaz
  • Şeref Öztürk Usta
    Şeref Öztürk Usta

    Yasemin gerçekten sensiz artık.
    Bildiğim tek şey gerçekten bu denli hasreti yaşayanların özlemlerinde hiç ölmez sevdikleri. Ama mutlaka yaşadığımız sürece sevdiklerimizi sevdiğimizi söylemeyi hiç ertelememeliyiz.'Hayat bir gündür ,o gün bu gündür ' denmiştir
    Sabırlar diliyorum Yasemin'in yüreğine .

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Sevgili Özbek