Yaşayan Anlamaz Perdede Doğan,Resimde Ya ...

Ödünç hayat ödünç su
Akrep ardina düşmüş soru
Kimse fark etmez mi görünüyor ömrün sonu
Boş verdim ben ne zaman açılır karanlık kuyu
Ölüm dediğimiz oyun mu bu?

Saat vuracak zamanın bitişini
Seyredecek bin buğu bu kısa yolculuğu
Toprak bir filiz daha sunacak ölümün ardına kazdığı kuyu
Ne sen göreceksin gül yüzlü yari...
Ve ne de anam beni...

Yine yaprak döner göklerin altında
Yine çarpar güneşin sabah hüznü mezarımın taşına
Bir rüya koyar elini başımın altına
Geçen var mı kaç bin yıllık gerçeğin ardına...

Zalim tabut, insafsız kefen...
Inanmak mı zor, görmek mi buradan...
Ardıma düşmüş bir avuç dinsiz hakem
Saatimde yerimdeyim işte, ne fayda figan
Zalim dünya, vefasız elem...

Sardıkça sarar, soğuktan fışkıran deli alev
Bir el verin de çıksın bu emanet beden
Bilmem hangisi gerçek, hangisi yalan
Yüzümü okşayan bir ömürlük yılan
Sardıkça sarıyor her yerimi toprağın altında esen tufan

Sen kimdin bilmiyorum...
Hangi renge boyanmış taze fidan?
Ölünce kalıyor mu ardından koşan
Bir veda kalıyor... kaç tonluk sevdan
Ben kimdim bilmiyorum...

Evren dediğin benzer bir koca dekora
Çocuk oyunundaymış akıl sandığım bu prova
Sıra geldi korktuğum, saklandığım yolculuğa
Sesler geliyor arkadan, mezarda yanlız değil miyim yoksa
Kim var dekorun ardında?