Yaşamsız diplerin,
kahredici sessizliğinde,
üstüme, kurşun gibi çöker gece.
Karanlığında gözlerim üşür.
Boğulurum, umarsız çırpınışlar içinde.
Yakışmıyor gecelere;
Karanlıkları yırtan,
bu yüz mumluk aydınlık.
Kokuna, sıcaklığına sarmalanmış
bu buz gibi, kaskatı yalnızlık.
Denizlerden mavi çaldım.
Sürtük akşamlardan en turuncuyu,
özgür bir buluttan beyazı aldım.
Bir parmak kor ateş,
bir tutam da ay ışığı bulaştırdım.
Alıp götürmeseydin ellerini,
Tam da göç mevsimiydi.
Dolunay kanıma girdi.
Bir ekim akşamında,
yakamozlarda koşa koşa
geldim sana.
Sevmeme neden olan neydi?
Ak köpük tadında ellerinmiydi?
Pınarın gözesine düşen damla gibi,
yüzüne yayılan gülümsememiydi?
Yoksa;
İthalat İhracat Turizm Otomotiv İnşaat Sanayi LMTD
Ne iş yaptığı önemli mi sanki?
Bir şirket işte...
Bakmayın şirket dediğime de;
Müdürü de benim, sahibi de.
Bayan eleman arıyorum kendime.
Parmak uçlarından avuçlarıma,
ayrılıklar aktı damla damla.
Gecelerin alıp gidişlerini bulaştırmıştın,
dokunuşlarına, öpüşlerinin sıcaklığına.
Çöz çöz bitmiyor tükenişlerim.
Kördüğümler atılmış zamanlarıma.
Öyle bir dokundu ki
dudakların Dünya ya...
Sonyazda olduğunu unuttular
sararıp, kurumaya yüztutmuş yapraklar.
Yeniden yeşillenmeye başladılar,
Kim bu adam..?
Nerede doğdu,
ne zamandı.?
Yerini de,
zamanını da
seçemediğine göre
Böyle bir başıma
bırakıp gitme geceye...
Gidişinle susacak cırcır böcekleri,
gece kuşları ötmeyecekler.
Buram buram kokunu getiren
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!