Yaşar Nezihe Hanım: Hayatı, Biyografisi, ...

1

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

YAŞAR NEZİHE HANIM HAYATI

Yaşar Nezihe Hanım, Osmanlı Dönemi Kadın Şairelerin en kem, en kara bahtlı şairesidir. Onun hayatı başlı başına bir romandır. Doğduğu gece başlayan fırtına, iki kere intihar girişimine rağmen 91 yıllık hayat mücadelesi boyunca onu terk etmemiştir.
Ne babadan, ne kocadan, ne kaderden, nede rejimden yana rahat yüzü görmemiş mazlumedir O. Babası çektirmiş, küçük yaşta annesiz kalmış, kocası aldatmış, hayat çok sevdiği (Vedad ve Suad) yavrularını elinden almış, gurbetin kahrını çekmiş, rejimin gazabına uğramış bir şaire.
Mazlume olduğu kadar, hayata ve haksızlığa direnmesini de bilen bir direnişçidir de. Zaman zaman yazdığı sivri şiirleri ve yazıları başına belalar açmıştır. Bu yüzden kovuşturma geçirmiştir.

Taha Toros, Yaşar Nezihe’nin devlete/yetkeye karşıtlığını Mazi Cenneti I’de şöyle anlatır:
Kırk beş yıl memurluk yaptıktan sonra 1912 yılında koleradan ölen babasından kendisine 45 kuruş maaş bağlanması üzerine Yaşar Nezihe bu komik maaşı gazetelere mektup göndererek protesto etmiş, bir yıl sonra şiirleri ve bu yazılar nedeniyle hakkında soruşturma açılmıştır. Daha sonra bu soruşturma konusu, ülkemizde kadın haklarının ilk savunucularından olan, değerli bir kadın yazarımız Nezihe Muhittin Hanım’ın ilgisiyle kapatılmıştır.

Abdullah ŞEVKİ onun için: Amele Cemiyeti’ne üye olmuş; militan şiirler yazmış; toplumsal konulara ilişkin düşüncelerini düzyazılarıyla açıklamıştır. Bu yüzden suçlanmış, koğuşturmalara, iftiralara uğramıştır. Demektedir.
Ezilen işçi kesimine vermiş olduğu destek ve yazmış olduğu 19 Mayıs şiiri onun sosyal içerikli olaylara duyarsız kalmadığını göstermektedir.

Aynı yazısında Abdullah ŞEVKET: Asıl ilginç olanı: Bir Alman olan Prof.Dr. Martin Hartmann’ın 1919 yılında Berlin’de yayımlanan, “Dichter Der Neuen Türkei” adlı antolojisinin 81-83. sayfaları Yaşar Nezihe’ye ayrılmıştı. Bizim edebiyat tarihçilerimizin ise o ana kadar bir kadın şair olarak Yaşar Nezihe hakkında bilgileri yoktu. Diye yazmaktadır.
Hatta o kadar habersizlerdir ki Şaireden, hayattayken onun ölüm tarihini 1935 olarak göstermişlerdir. Oysa Şairemiz 1971 vefat etmiştir.

Bekir Urfalı