Hazan Çiçeği
Hep siyah mı açarsıñ bahar gününde bile
Lâleye sümbüle özenmez misiñ
Dikenleriñ hep zehir mi saçar etrafa
Karanfile menekşeye bezenmez misin
Dünyaya gelirken annemi üzmezsem
Sağlık, sıhhat içinde çocukluğumu yaşarsam
Gençliğimde ibadetlerle, başarılarla coşarsam
Huzur bulur gönlüm benim
İslamı öğrenip en güzel şekilde
Berrak bir geceydi, dua ediyordu yıldızlar
Arz ve sema kutlu bir doğumu müjdeler
Bitiverdi Âmine Hâtûnun çektiği sancılar
Kutlu doğumdan korktu Mekke'deki cüceler
Sen hiç hasrete hasret kaldın mı?
Hiç geceler boyu karanlığı özledin mi?
Gündüzleri hem de tam öğle vakti
Güneşin tam tepemizde olduğu an
Güneşi görmeyip özledin mi?
Sağanak yağan yağmurun altında
Dün gece bir rüyâ gördüm
Sağanak sağanak yağmur yağıyordu
Cemseye binmiş beş Mehmetçik
Ağır ağır yol alıyordu
Mehmet diyordu ki Mehmet’e
“Devrem üstteğmenimi hiç böyle görmemiştim
Yaratanı unutmuş yaratılana tapmışlar
Muhammed (a.s.) bırakıp Nemrut’a koşmuşlar
Yediğini yiyip fazlasını çöpe atmışlar
Komşusu aç olanlar uzana uzana yatmışlar
Helâlle harâmı harman yapmışlar
Haber salmıştın geleceğim diye
Her gün batımında seni bekledim
Soframa bir tabak fazla koydum
Günler geldi geçti gelmedin.
Haber salmıştın geleceğim diye
Hak aşığı olabilmek
Olanlara sormak gerek
Dünya gözüyle görülmeyenleri
Gönül gözüyle görmek gerek
Âlemi, âdemi seyre dalıp da
Zerreleri kürelere salıp da
Ummanları bir avuca alıp da
Abdest alıp yunmak gerek.
Derdine dermandır Kur’an sayfası
Yüreğinde saklıdır para kasası
Zamanında doldurmuş maşrapası
Susayanları bulur Hak aşığı
Zindanlarda ziyalara kavuşur
Fakir fukaranın imdadına yetişir
Gönendedir ama Medine’de dolaşır
Uzakları yakın eder Hak aşığı
Kur’an bülbülüdür coştukça coşar
Hatiplikte kürsülerde nur saçar
Cenneti anlatır sanki orada yaşar
Ağzındaki lokmayı paylaşır Hak aşığı
Malı mülkü çok miras bıraktı geride
Tapuları vardır mihrapların önünde
Hikâyeleri anlatılır erenlerin dilinde
Dünyada ahireti yaşayandır Hak aşığı
Hasan Basri Karesinin beyidir
Sarı hoca Dursunbey’in sesidir
Nurettin hoca Havranın nefesidir
Gönenin sembolüdür Mehmet Efendi
İstanbul’u karış karış dolaşır
Adana’dan, Medine’ye ulaşır
Sevdiğine orada kavuşur
Cenneti dünyada yaşar hak aşığı
Köyden kentten talebeler getirir
Gönüllerde tomurcuklar yeşerir
Darda kalınca Rabbi ona yetişir
Dikeni gül edendir hak aşığı
Yaşar Kutlu’yum göremedim yüzünü
Nasip olsaydı silseydim ayağının tozunu
Altın harflerle yazalım efendinin ismini
Zaten cennete sermiştir o postunu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!