Bügün kumbaramı yokladım, epey dolmuş içi arta kalan, yaşanmamışlıklarla. Pencerene koyamadığım bir gül atmistim içine ve bir de seninle ilgili hayallerimi. Üzerimden sonbahar geçerken soldurmuşum hepsini teker teker ne yazık !
Kumbaranın içerisinden birkaç da yipranmış sayfa çıktı . Biri aklımın alamadığı romeo ve juliet alıntısı, diğeri ise ayın loş ışığını izlerken el ele çizilemediğimiz, bir yalnızlık ressamin baş yapiti. Ikisi de taninamaz hale gelmiş, yabancılaşmış çok yazık !
Bir çift de kanlı gözyaşı birikmiş senin uğruna akan gözlerimden arta kalan. Bir mucize saklı sanmıştım ilk kez biri için akan gözyaşlarımda oysaki , şimdi bakıyorum da kendi kalbimi yıpratmamdan kalma hiçlermiş hepsi ne yazık!
DVD'ye taktım kumbaranın içinden çıkan kaseti. Bir balo gecesindeydik, her zamanki gibi ihtişamli bir elbise vardi üzerinde. Benimse takım elbise, giymeyi pek sevmem ama o akşam giymiştim sen seversin diye. ilk ve son kez amansızca dans ediyordu gözlerimiz aynı pistte belkide. Işıklar birden söndü ve yandi
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Yaşanmayanlara yazılan bir şiir ve onu biriktiren kumbara.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta