Yaşanası Bir Dünya Sevdamızda

bir nazım bir arif usta ve ardılları geçer
yaşam damarı dizelerin gerçeğinde
kahpeliklerde solan sümbül iki büklüm
it gibi titredim o yorgansız gecelerde

geçerken kaç vurgunun sapağından
aç susuz kalırken hapishanelerinde
öyle haindi oralı bir yabancı gibiydi
gökyüzünün o puslu çöküntülerinde
geceler kördü gözlerin görmediği
çözülürdü dizlerinin bağı işkencelerde
ne sen duydun ne ben duyurabildim
uzanamadık kısıktı sesimiz insan selinde
geçtik çiçek çiçek sevda bahçelerinden
içtik sevdaları en pembe düşlerde

bazılarımızın erkenden dürüldü defteri
kimimiz ispanyol paça gibi kıvrılıverdi
tarifsiz acının çığlığı yürek atımı tarihi
onlar isimsiz mezarlarda şimdi

dağ yankısında nurhak zirvesinde
onur abidesi dalgaların sesinde
mayıs sarı sıcak kanıyla sulandı
rüzgar söylüyor direncin şarkısını

hep kendi dışımızı sevdik
hiç düşünmedik bir beni
sen diyorduk sen
seviliyor muyduk bilmedik

zaman tutmadan zamansız sancılarda
akıyor sevgi pınarımız
o ağlayan hüzünlü isyan dağlarında

sevda bu mavi düş yolculuğunda
göğsümüze bastırarak acıları kundak ettik yolculukları
yaşanası bir dünya idi avuçlarımızda
yakıcı bir bakıştı hiç umursamadık
öncesiz sonrasız sonsuz bir akışta
sadece nedenleri sorguladık
ve yandık bir sevdanın al yalımında
kalakaldık bir başımıza yılmadık
yaşamın yılmazlığında

-Geldim Kapına Güneşli Düşümle
Neredesin Yürek Atımım Nerede-

bitmedi…

Vedat Koparan 19.05.2006

unutulmayan bir günün ardından Mayıs şafağında kızıl bir güneşe doğan
o kardelenlere ve unutturmayanlara saygı sevgilerimle dostlukla hoş kalın