doruklardan sahillere süzülen bir yelse adımların
kuşluğa düşürüp hızlandırsın bu toy sabahlar
yalazlanan körpe saatlerde gel büyüle beni
öyle olmasa eğer
ne arzulayışları ne baskın özlemleri teninin
ne de oyalanmalarını göz ışıklarının
yine sarmaşıklı seki yine yokuş dibi yine son günü eylülün
koyuca bir alışkanlık belleklerimizden
gönüllerimize asılı reçetelerden
bir tutam güz rengi
bir hece saltça,suyun toprağa sızıp kaybolduğu türden
mayası aşktan içre nereden bakıyorsak
say ki İstanbul’a uzanan ötelerden bir yerden
isyanın en kömür gözlüsü
fırçayı gezdirdiğin paletten en kızıl nar tonlarından
iki tümseğin soyunuk oturduğu tuvalden
illa ki
tenlerimizi kavuran tüm ezberleri yineleyerek
kuğuların yüzerken büyüttükleri zarif su titremlerinde
kendi kendimizi nemlendirmek üzere her telden
çocuklaşalım
çember çevirir ip atlar taş sektirir misket biriktirir gibi
en davetkar bahçelerimizde gün ilerlerken...
Kayıt Tarihi : 9.10.2021 14:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!