Yaşamın Adını Ölümden Çaldım

Mizgin Teker
52

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Yaşamın Adını Ölümden Çaldım

geçen güne günce
gün içimden geçince
delinir selimle içim
gün biraz daha bittikçe
gün bitmezse
silinir günce
aklımdaki zarar
çünkü
aklım biraz çalışır dünce
ziyan zarardan ince

kimsesiz bir iyelik eki
çatlatır mezar taşını
kuşlar son yudumunu
içip içip gittikçe

cismim soyutluğa
bağdaş kurup bağlanır
karanlık mı yalnızlık
kalabalık mı karanlık
masmaalesef
alnımın çatında bir alıklık
hayalimdeki
en dumanlı görüntü
kendimle yakınlık

kuşlar!
gitmeyin
bir sırrı
size ifşa edeceğim
bu yalnızlık
çayımda kor
çayım da tavşan kanı
ısırgan otunda
neden hiç diş yok
çayırda rüzgarsız
bir gün kadar
anlamsız
döne döne pervane
kömürlükte donarak öldü
pervasız

gitmektir yüzüne benzer
yüzler benzer putlara
yaşamak yüzsüzlere
ölüm öksüzlere
tohum düşmez hiç köksüzlere
damak çatlatır
korkudan yenilir
soneler
ezberlere

sana
sen saçlarını hiç taramaz mısın
diyeceğim
sonra kendini sev
sevemezsen korkağın tekisin

korkuyorum ölümden
kanımı aşırır demirlerle
ve biraz folik asit
sabrımı taşırır eksiklerle
ama
yirmi dörde kadar olanı
yorucuysa bu kadar
insan üşenir şimdi
ölümsüz olmaya
yaşayalım bakalım ciddiyetle

asosyal bir bamya ağacı
yani yaşam sürdükçe
sürüp gidiyor işte
dedikçe
—sürmedikçe
yeni bir şiir olur gün
yüreğim duvardan duvara sürtündükçe
yakar top oynayalım
yüreğimle
topu yakıp kaçalım
kanlı tüfeğimle

evet
tüfek aldım çarşıdan
muskaları da hancıdan
yazıp yazıp sildim
bir dağ düşerken
dağcıdan
çünkü biter oyun
dağcı düşerse dağdan
bakıyorum aşağıdan
iterken dağcıyı arkasından

dördü belliydi
üçün yansımasından
korkma
teneke bir cadının
sopasından

gökyüzünün katlarını
akşamdan çaldım
çünkü yatacak yer lazım
geceler soğuk
gündüzün gözyaşlarını da
yatarken
bir gece önceden katladım
bilmem belki
düzen iyidir üzenden

diş topladım
iş topladım
in topladım cin topladım
güç toplayamadım
pencerelere
perdeler takmaya
kirlenirse laf olur diye
sürgüler vardı
açılmazdı gök yüzüne
sürgünler yol oldukça
kanıma akardı

bağ bozumu
bağım oynar son kozunu
üzümü tanrı bilme
bağı sadece sanrı
kayıp bir ruh bozar oyununu

eskittim şamdanı fani diye
hayat kalitesiz bir adi diye
yaşamadım korkudan
eskirse
iyice çirkinleşir diye

coğrafyamı ölümlerle dağladım
gecikmiş bir eşik
şiir yüreğimin iç cebinde
sıkıştırdıkça biraz daha kırışık
cehalet mi rezalet mi
neyse ki dünya buna alışık

konuşursan kimse duymaz
sustuğunu hemen duyarlar
pasif ve agresif
kralım çok yaşa
sonra
bir şiir yazsan okunmaz
en çok da
hadi biraz konuş
diyenler okumaz

yüksek lisans yaptım
içine de biraz seksek kattım
kariyerim var ama karakterli miyim
diye
optiksiz bir soru hazırladım
neyseki cevapsız kalacak
hayat sıralarında
ilkokul mezunu bir veliyim
hava kararmıştı
seksek oynamaya çıkamadım
siyah bir poşeti
kedi ölüsü bilip
tüm gece ağladım

öyle düşler kurarım ki
ölümden beter
yaşamak buysa
başlamadan biter
kendi cenazeme bile geç kalabilirim
çünkü
gecikmek hep bana düşer

protesto ederken
gün biraz da çirkindir
rutubeti beynime
neden keldim sesime
gelir eksik kelimeler
yine bulur ağzımı hah

buhara çizdim şiiri
okuma yazmayı öğrenmeden önce
üç beş bir şey daha yazdım
sıra bir türlü
konuşmaya gelmeyince

yaşamın adını ölümden çaldım
çok kandım artık
biraz da ölmem gerek
yarını bugünden ödünç aldım
izin istedim önce
bana kendimi vermediler
baktım dünya hala aynı
ben de kendimi ondan çaldım
keski kesti kılıcı kırk kez
keski dediğim
hep irrasyonel imgeler

tasarlanmış mutluluğu
tercih etmem
tasarlanmamış mutsuzluğa
kalbim acıktı bir kez
hudutsuzluğa

aydınlık sıkışmış
hepsinin dişlerinde
en karanlık benim
içlerinde
kalbim karanlıkta
ay ışığını simgeler

ölümden çaldım
biriktirdiğim tüm yaşamları
yaşamımdan ölümler çaldım
uzandım kendi içime
yaşasam yazık
yaşamasam
kendime attığım en büyük kazık

Mizgin Teker
Kayıt Tarihi : 13.2.2025 15:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!