Ben yaşamayı seninle sevdim.
Şimdi, benden uzakta,
Duvarların ardında olsa da ellerin.
Seninle sevdim özlemleri,
Hasretleri, umutla beklemeyi.
Seninle sevdim uykusuz geceleri,
Kabusları, düşleri, mutlu hayalleri.
Sen öğrettin bana acılara gülmeyi.
Sen öğrettin kahırlara sabretmeyi,
Uçurumlara aldırmadan umutlara yürümeyi.
Bakışlarının önünde mutluluk,
Ardında, hayal kırıklıkları yansıyor sanki;
Ürkme çalı kuşum,
Yalancı ellerden değil bu tuttuğun.
İhtiyaç duyduğunda sımsıkı tutan,
Sıkıldığında vefasızlaşan eller değil…
Uçmayı yeni öğrenirken,
Süslü kafeslerle aldatmışlar yüreğimin sahibini.
Kanatlarını altın zincirlerle kenetlemişler,
Sahte cennetlere hapsetmişler ellerini
Değerini anlayamamış emsalsiz kokunu, yaban arıları
Balın için konmuşlar hep can dokusu yapraklarına
Bir tadımlık bal için tırnaklarını batırmışlar,
Acımasına aldırmadan canına.
Üzülme kır çiçeğim,
Bedenin hapsolsa da yaban ellere
Ruhunu zincirleyemez hiçbir kara vicdan,
Kilit vuramaz
Kardelenleri, kar soğuğu solduramaz.
Üzülme, karakışlar da bitecek elbet.
Üzülme, alıcı kuşlar da bir gün göç edecek.
Yine kır çiçekleri yol boylarında açacak,
Tatlı kokularını kokuna katacak.
Sevgi, hamurunda var senin kır çiçeğim.
Yaylalar kadar geniş,
Boz kırlar kadar engin yüreğin.
Öyle sıcak ki ellerin,
Öyle parlak ki bakışların,
Öyle emsalsiz ki kokun.
Güneşi,
Yıldızları,
Kır çiçeklerini kıskandıracak kadar yüce,
Ufukları dolduracak kadar engin.
…
Kayıt Tarihi : 8.3.2006 14:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)