Yaşı altmışı geçmiş görünüyordu.Kadının gözlerinde kocaman bir gözlük vardı.Sanırım gözleri iyi görmüyordu.Zar zor yürüyebiliyor ama bir yandan da akşam yemeği için yemek masasını hazırlamaya çalışıyordu.
Masayı hazırlayıp kocasına yöneldi.Sedirin üzerinde ayakları felçli bir adam yatıyordu.Bu kocası olmalıydı.Sedirin yanındaki tekerlekli sandalye kocasını bindirmek için çabaladı.Sonunda adamı tekerlekli sandalyeye bindirerek masaya doğru sürüdü.Elinin tersiyle boncuk boncuk alnından akan terleri sildi.Adam iştahla önüne koyulan yemeği yedi.Sonra cebinden bir sigara çıkararak tüttürmeye başladı.Kadın acele bir şekilde bulaşıkları toplamaya başladı.Adam "bir çay koy avrat"diye bağırdı.Kadın çok yorgundu,adam çok umutsuzdu.Hayat çok acımasızdı.Yaşamak mecburi,mücadele çok zordu.Kadın zar zor kapıya dogru yöneldi
Çay koymak elzemdi.Yaşamak elzemdi.O zaman yaşamak gerekti.
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız