dünyâyı yıkmayacağız bir gün
bombalamayacağız
dağları köyleri yolları a dostlar
baştan onaracağız
kale gibi
kalem gibi
sıklaştıracağız safları
düşmeyecek yere mehâbetli peygamber gözleri
ve de her kirden münezzeh çilekeş yüreği
ayrışmadan tutup kaldıracağız adeni âdemi
lâyık olduğu tahtına koyacağız
meselâ vurulmayacak bir çocuk
ölmeyecek bir anne
baba taze ekmek süt götürecek evine
kışın portakal yazın çil çil çilek
sevecek dalında sakallı ayvalarını
asmada üzümünü
meselâ süt içen ağılı yılan
zerketmeyecek zehirini
o da öğrenecek iyilik panzehirini
göreceksiniz o günü
göreceksiniz
afrika'da çocuklar
o gün geldiğinde
sofrada çeşit çeşit yemek
billûr kaplarda renk renk içecek beğenmeyecek
varsın yine çıplak olsun bedenleri
göreceksiniz
hayat güneş kadar su kadar
bereketli ve bol olacak
girilecekse cennete cümbür cemâat gireceğiz
dışarıda kimse kalmayacak
bırakın kötü yaradılışlıların olsun cehennem
dağılmayacak cemâat iki rekât namaz kılıp
cumadan cumaya
hal hatır edecek yahûdi hristiyan müslüman
câmide kilisede havrada
Allah ve Tanrı'nın aynı şey olduğunu
bir gün öğreneceğiz
meselâ yadırgamıyacağız yargılamayacağız
öküze puta ateşe güneşe tapanı
onun da bizi yadırgamamasını
anlamasını sağlayacağız
ve o gün geldiğinde bizi bölen
birbirimize düşman eden
siyâset kapılarına
zincir mühür vurucağız
bunu her şeyden önce çok iyi belleyeceğiz
belleyeceğiz ki
asıl o zaman ejderhâların başını
yuvalarını eniklerini zincirleyeceğiz
toprağı tohumu suyu kuşları
zehirleyemeyecek hiç kimse
ellerini kıracağız akabinde alçıya alacağız
bu sâdece ve sâdece merhametten belki de
belki de tekrar zehirleyecek
ve biz ellerini tekrar kırmayacağız
alçıya da almayacağız
vebâlı
ayrık otu gibi
yapayalnız nâdim bir başına kalacak
utancından en tesirli zehirini kendisi içecek belki de
yıkılacak düşkün evleri
yetimhâneler
hapishâneler
azıtılan tutsak necâbet insan mı olur diye hayıflanacağız
meselâ vurmayacağız gölgesinden korkan tavşanı
ayakları uğurludur diye kapılara asmayacağız
ve de sırf lezzetli eti için hiçbir kuşu
çer çöp yuvasını dağıtmayacağız
yumurtalarına yavrularına âsumana bağışlayacağız
vâsi
âsumana
ağlamayı öğreneceğiz sesli ağlamayı
birbirimize sarılmayı
türküler söylemeyi
ağır ağıtlar yakmayı
vâdesi tükenen mukadderat ölülerimiz için
duâ edeceğiz mum yakacağız
karanfil atmayacağız
karanfilgilleri dalında bırakacağız
ama ağlayacağız çok ağlayacağız
sadece ölülerimiz için
ağlamasını ayrılığı
et kemik kan nefes olduğumuzu
vakti gelince bir bir yok olduğumuzu
soğuk ölümü bir gün kavrayacağız
gülmeyi öğreneceğiz katıla katıla sesli gülmeyi
kahkaha atmayı
birbirimizi âşıklar gibi sevmeyi sevişmeyi
muhabbet etmeyi
dostun dudağından köpüklü kahveler içmeyi
bebekleri çiçekleri arıları
hiç görmediğimiz kaynayan kalbimizden
iki ciğerimizden
şerbetler ikram etmeyi
kelâmıkibârı
Ömer hayyam'ı Mevlânâ'yı
Neyzen'i Akif'i
Nâzım'ı Necip'i
ille de ille şiiri kitapları
öğreneceğiz
ölmez yaşarsak şâyet bir gün
böyle yaşayacağız
hiç olmayan bu dünyâyı
taze bir ekmek gibi bölüşmeyi
öğreneceğiz
öğreneceğiz insan gibi yaşamayı
ölmez yaşarsak şâyet bir gün
her şeyi ama her şeyi
öğreneceğiz
bu insan umudumuza henüz kimse toprak atmadı
29 Nisan 2018 Pazar
Macit KuruçayKayıt Tarihi : 29.4.2018 02:01:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!