(24 Kasım 1987'de Bursa'da doğdum. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği bölümünden mezun oldum.Şuan Kars Sarıkamış'ta görevimi yapmaktayım)
kapında çocuklar oynaşıyor
bağrışları allak bullak bir resim
yağmur sonraları,
inatlaşan akrep ve yelkovan
iyiden iyiye bastıran karanlık gibi
çocuklar; her zaman çocuk
bense her zaman sensiz gibiyim.
hem bu sensizlik de neyin nesi!
kâsım'ın dükkanına
ne vakittir uğramadığım geliyor aklıma
ve ayyaş bahri'den habersizliğim
balıkçı hasan, açılmıyor mu artık denize
seyyara da çıkmıyor kaç gündür
simitçi hüseyin de yok bu aralar
soğuktandır diyorum..
annem gibi özlediğim kadın
ya sen neredesin
kar yağıyor mu oralara da
akşamları gaddar poyrazlar esiyor mu
çığlığa benzer sesinden sende korkuyor musun?
bu aralar sessiz ve sensiz her yer...
ağırlaşıyor, iyiden iyiye hava
sokaktan geçen arabaların klakson sesleri de olmasa
odamın dört duvarına hiç bir ses çarpmayacak gibi
ve ah şu kuşlara tutkunluğum olmasa
hiç aralamayacağım perdelerimi.
bir vakit,
çatıma bir güvercin ailesi tünemişti
acaba nasıllardır şimdi, göç ettiler mi
mart sonu nisan başı gibi buralar
bense hep bir ara'lık tutturmuşum
sorma gitsin...
hangi ufuk çizgisi ayırıyor seni benden
hangi sıra dağların ardından,açılıyor sana yollar
sonbahar gibi bir mevsim gözlerime
güz gibi bir mevsim hayatıma yerleştiği sıra
ilkbahar da yerleşmek üzere, memleketime
şimdi çay bahçelerini manolya kokuları sarar
parkları çocuklar doldurur
ve seyyar satıcılar da anneler gibi
şemsiyesiz bir gün diler tanrıdan...
bana kalsa, ben bir tek seni dilerim...
sigaram, son demini almak üzere
şimdi içilmeli o son yudum çay
ya da içilmemeli bir sonraki çaya dek...
hangi ufuk çizgisi ayırıyordu seni benden
gözlerinin arası cebelitarık
boğuluyorum her bakışında
ağlamak ağlamak geliyor içimden...
tutunacak bir dalı olmalı insanın
sevecek bir şeyleri...
yokluğunu sevmek bile güzel
alışkın değilsin böyle sözlerime
anla artık;
yokluğunda nasıl kaybedilmiş gibiyim
şarkılar anlamsız,
dizilerin eski tadı da kalmadı sensizken
bir kitabın vardı camın önünde
yaprakları iyice sararmış
nasıl da benziyoruz onunla
yokluğunda ikimizde solmuş gibiyiz
dön artık gidişinden
boş ver cebelitarık'ı
sen karış suyuma...
huysuz bir adam oldum iyice
ne tadı kaldı gündüzlerin
ne de sensiz sabahlanan, gecelerin
hayır bu böyle olmayacak
ölmeli bir ruh benimle
vakit daha geceye hayli varken...
beklenecekse bir durakta
bir sağanak da bastırmalı
yoksa kim saklar ki gözyaşlarımı
öpülecekse dudağım biri tarafından
öpen dudaklar senin olmalı
yürüyeceksem bu yalnızlıkta
eşlik edenim, gölgen olmalı
hangi minibüs sizin sokağa uğruyor
hastanenin köşesinden dönen mi
kaybolurum diye sormuyorum
her yüreğin yarısı hasret olduğu gibi
her yolun aşağı yakası, rıhtıma iner bu şehirde
hayır kaybolmam elbette
geç kalmaktan korkuyorum yine
daha öncekiler gibi
bir beden, ruhuna ne kadar uzak kalabilir ki
benim gibi, cebelitarık gibi
hem uzağım diğer yakama
hem de karışmaz suyum,senin suyuna
halil cibranlı cebelitarıklar, düşlemek de nereden çıktı
Pier Loti şiiri, bir de Aya irini de sevişen gençler
ne kadar uzun sürüyor, gecelerle birleşince günler
vakitsiz sonbahar ve vakitsiz sade bahar
varlığınla hepsi bir gün yok olacaklar.
Kayıt Tarihi : 6.6.2013 17:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!