Yaşam Ve Ölüme Dair... Şiiri - Ercan Yav ...

Ercan Yavuzer
55

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yaşam Ve Ölüme Dair...

11.05.10

YAŞAM VE ÖLÜME DAİR

Çıplak geceyi yırtan bir çığlıktır,

Uykuyla boğuşan ıstıraplı bir düşüncedir yaşam.

Göğsünde uyuya kalan bir zamanı tüketmek içindir,

İçinde bulunduğun ateşli eziyet,

Harcanmamış tutkuların sessiz hıçkırıklarıdır yaşam,

Buruşmuş gençliğin pişmanlığı,

Mezara seslenen bir sessizliktir yaşam.

Kötülük tomurcuklanırken karanlığa

Korku; sürünen bir sarmaşıktır, çiçeği öldürme adına.

Yaşlıdır artık zaman ve halükarda genç,

Kefenlenmiş suretlerin karşısında,

Utanç içindedir gün.

Ve taşlaşmış dudaklardan ölüm dökülür,

Ve çatlamış zamandan yaşam akar,

Bir sızma anıdır, bir birikmedir ölüm…

Ölçüsüz kutsallıklar arasında bir uçurumdur yaşam.

Ve bir boşluk ve bir yol rüzgârsız düşüştür,

Gözleri yıldızlara takılı kalan insan

Anladığında, ölümün durağan bir yaşam olduğunu,

Ve artık bir büyük yalandır seviş ve seviliş

Ve artık bir büyük talandır sefil gülüş…

Kötülüğe bulanıklaşmış suların yansımasında

Kendi suretini arayan bir beyhudeliktir yaşam.

Çocuğunu doğurup, rahmini kimsesizleştiren

Zincirli kutsallığın anası ve bir fahişedir zaman.

Toprağının Irzına bilinmeyenin geçtiği,

İnsan denen gayr-ı meçhul çocuğun elde edildiği

Elde edilenin doğup-öldüğü bir büyük haksızlıktır yaşam…

Kendi meyvelerinin acısına boğulunca toprak

O acıklı acıdan fışkırandır, çoğalandı ölüm.

Akıp-giden zamanın debisi,

En velimizin, en delimizin, en yalnız kimsesizliğidir ölüm.

Tıka-basa kalabalıklaşırken toprak,

Ceset ceset çoğalan kederimiz

Ve en ceset uykudanlığımızdır ölüm…

Bizi topraktan koparıp oğul oğul yetim ettiren

Bilinmeyen bir babadan öksüz yetiştiren

Dudaklarda titreyen bir gülümseyiş

Soluksuz bir sevinç, yükselen bir korkudur yaşam.

Kutsal bir dokuma tezgâhı, tıkır tıkır işleyen

Erguvan ve esmere çalan çürük iplik

Ustası tanrı sayılan, tanrısı bir türlü bulunmayan

En bilinmeyenli tek denklemdir yaşam…

Yoğrulmamış sonsuzluğu ellerinde tutan

Ayak basılmamış kırlarda sadece kendi dolaşan

Azalmayan, çoğalmayan hep kendisi kalan

Ruhumuzu hükmeden, aklımızın onurunu çelen

Biz gölge kölelerin asli sahibi diye bilinen

Varlığı ruhlar tarafından korkuyla kabul edilen

Aklımızın suretsiz düşmanı tanrıdır aslında yaşam…

Gecenin gözlerinde uyuyan gölge

Yüzü sessiz, sessizliği korkunç bir tanrıdır ölüm.

Korkunçtur kendisi de, kendisi zannedilen insan sureti de,

Yüzüne giz sürendir, gizi akıl ile defedendir

Ve en korkunç yaratıcısıdır aklımızın ölüm.

İnsan denen gemsiz yıldız tarafından korkuyla sevilen

Tekliğe bilenen, tekliği bir türlü bilinmeyen

Çoğulu, insan aklını dehşete düşüren

Baki gelen baki kalan tanrıdır ölüm…

Varlığıyla korkunç bir yaşam,

Yokluğuyla mükemmel bir hiç kimsesizliktir,

Tanrının ismiyle ölüm…

Ve tanrı en bilinen haliyle çekilmez bir yaşam

Ve tanrı en bilinmeyen haliyle solgun cesette bir ölüm

Ve ölüm ve yaşam…

Sağır sonsuzluğun kulakları ama duymayan ama duyulmayan…

Ve ölüm ve yaşam

Tanrının adıyla çekimlenemeyen anlam

Kronik bir fahişe,

Cennet adıyla satılan bir aptalca zaman,

Ve zaman ölümdür aslında

Ve ölüm tanrı yüzünden anlamı keşfedilememiş bir yaşam…

Ve ölüm ve yaşam…

Ercan YAVUZER

MURDİYE\WAN

Ercan Yavuzer
Kayıt Tarihi : 19.4.2011 14:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ercan Yavuzer