...Yaşam ve Ölüm Uymacıları! ... Şiiri - ...

Naime Erlaçin
955

ŞİİR


43

TAKİPÇİ

(Lübnan Saldırısı sırasında)

50 derecede kış!

Ölüme de yaşam kadar yakın durmak gerektiğini düşünmüşümdür hep. Ölüm zamanla kabullenilebiliyor ama kanıksamayı ve vurdumduymazlığı anlayamıyorum bir türlü. Ölümü renkli camlardan bir Hollywood yapımı gibi izleyip sonra da hiç bir şey yokmuşçasına 'hayattan keyif almayı' anlayamıyorum. Baudrillard 'ın 'hipergerçek'i bu olsa gerek... Telefonları açmak istemiyorum artık; posta kutularını da... İnsanoğlu bir tuhaf olmuş. Sınırlı sayıda sözcükle konuştukları yetmezmiş gibi sınırlı sayıda düşünce, sınırlı sayıda duyguyla yaşıyorlar. İlk duyduğum cümle 'tatile gitmediniz mi? ' sorusu.

Gitmedim lanet olsun!

Tamamını Oku
  • Ahmet Bektaş
    Ahmet Bektaş 28.09.2006 - 16:31

    Neden böyle suskundular? Ruhları da davranışları gibi güdülüyordu da ondan!
    Otorite karşısında boyun eğmeye, sorgulamamaya ve yalnızca kendilerini düşünmeye alışmışlardı. “Kırmızıçizgi”yi geçmemeye gayret eden, tarih bilincinden yoksun, geleceğe dair zerre kadar sorumluluk taşımayan konformistlere (uymacı) dönüşmüşlerdi.
    İnsanlığın son duası okunuyordu uyandığımda, çünkü bu gezegeni yönetenler(!) “İslami Faşizm”den söz ediyordu o sıra. “İnsanlık”tan başka hiçbir ölçütü, özellikle dinsel ayırımcılığı kıstas almayan benim gibi birini bile çıldırttı bu söylem. Üste çıkmayı nasıl da beceriyorlardı!

    Altmış yaşındayım. Ve sabahın er saatlerinde, bedeli ne olursa olsun, asla bir “yaşam ve ölüm uymacısı” olmayacağıma dair bir kez daha yemin ettim. Bir belge düşürdüm kişisel defterime…

    Aksi halde kendimle yaşayamazdım. Ve beni büyüten bunca acıyla!
    ---------
    Tebrik ederim , hepimiz bu iç hesaplaşmayı yapmak zorundayız.
    gerçek bir Aydın görüyorum.

    Cevap Yaz
  • Melih Coşkun
    Melih Coşkun 14.08.2006 - 23:39

    İki damla gözyaşı belki söndürmeyecek bu yangını ama umudum, bir gün gözyaşlarından dir derya doğacak ve yükselip suları bütün alevleri boğacak...
    .

    İlk damla sizin olsun

    Yüreğimden yüreğinize sevgilerle...

    Cevap Yaz
  • Ayhan Sönmez
    Ayhan Sönmez 14.08.2006 - 15:26

    naime hanım,

    üzülmenin yetmediği bir trajedi yaşanıyor ve ne yazık ki, benim orta sınıf aymazlığı dediğim konformist anlayış egemen sureti insan yaratıklarda...

    yazınızı okuyunca kalbimdeki yara daha çok kanamaya başladı... insanlığımdan bir kez daha şüphe ettim...

    hatırlattığınız için sağ olun...
    ..........................................................
    'acaba bombalar
    yine düşer miydi üstümüze
    dünya yine seyreder miydi ölümümüzü
    “kedilere süt verir miydin ”
    acaba ben ölmez miydim
    beni sobelemek yerine
    insan olmaktan utanır mıydın sen '

    1 ağustos ’06, antalya

    Cevap Yaz
  • Nefise Nar
    Nefise Nar 12.08.2006 - 00:09


    Tekelci kapitalizmin özündeki çelişki mücadelenin vahşetiyle öylesine keskinleşir ki,
    giderek açık bir ikiyüzlülük, daha çok öfke uyandıran bir olgu haline gelir. İnsan haklarının ihlali gözle görülür ve dehşet verici bir faaliyet olmayı sürdürürken, bu hakların kendisi hala ideallerdedir. BM sözleşmesinde tanımlandığı kadarıyla bile bu haklar yerkürenin hiçbir yerinde henüz tam olarak gerçekleştirilmemiştir.
    Bir insan hakkı, insan dışılığın sınırlarını belirler. Bu sınırın nasıl ve ne uğruna geçildiğini
    ya da tamamen bir kenara bırakıldığını anlamak istiyorsak tarih ve politika alanına girmek gerekir.
    Politik ve hukuksal anlamda insan hakkı olarak belirlenen norm,
    yaşama hakkı, işkence görmeme, yasadışı muameleye tabi tutulmama, yeterli kalori ve protein, temiz içme suyu, tıbbi bakım, iş ve ücret garantisi, cinsiyet ve beden üzerinde
    kişisel kontrol gibi doğal ve sosyal hakları içeren bir bütündür..burdan baktığımızda sorun açıkça ortaya çıkar.
    Güney ve orta amerika , orta doğu, güney asya, afrika, bu coğrafyaların her birinde işlenen barbarlığın ölçüsü bir değerinden ne eksik ne de fazladır. Sermaye birikimini paylaşmak istemiyor, konu budur.. ki o birikimi, o coğrafyaları bizzat fukaralaştırarak yapmıştır. Kapitalizm öncesi merkantilist sömürgeci politikalarla..o birikim ki insanlığın ortak malıdır, dahası içinde kan ter ve gözyaşı saklayan. Ama kapitalist krallar bunu paylaşmak istemiyor dahası doymayan kursağına yeni cinayetler gerekiyor.
    Ta ki paylaşım olana kadar, fukara fukaranın derdini anlamadığı,neden fukara kaldığını kavramadığı sürece krallar her şeyi yıkar geçer..
    Keşke üzülmek yetseydi, ama yetmiyor. Bu ağır uykudan uyanmak gerekiyor.
    Sizin de dediğiniz gibi bir de üzülmeyi bile beceremeyenler var. Onlar zaten kayıptır.
    Ne kadar kaldıysa o kadar insana yaraşan bir tavır böyle zamanlarda birden ortaya çıkar,
    sonra kişisel yaşam gailesi içinde unutulur gider. Bu yüzden,evet tam da şimdi yazmak zorundayız., algıların tam da açık olduğu zamanlarda.
    Unutturmamak için, anlaşılması için, insana kendine dair yapması kaçınılmaz olan o
    korkulası iç hesaplaşmayı hatırlatmak için,
    çünkü tarih gösteriyor ki, tek tek o hesaplaşma yapılmadan , bu iş hallolmayacak.

    Son Mohikan bu yüzden vardır, o asla vazgeçmez, hep vardı, olacaktır, vicdanları dürtükleyen, düşünmeye zorlayan, insanı insan olmayı öğrenmeye davet eden..

    Cevap Yaz
  • Ali Aydoğdu
    Ali Aydoğdu 11.08.2006 - 23:24

    ne kadar utandım efendim anlatamam davet mesajından ...
    ............elbette düşünüyoruz ama gelip geçici oluyor sanırım bu ciddiyet...

    tşk ediyorum çabanız için , ellerinizden öpüyorum ....

    Cevap Yaz
  • Asım Yapıcı
    Asım Yapıcı 11.08.2006 - 13:56

    Evet, duyarlı bir yüreğin yarı sesli yarı sessiz isyanları. O, ancak duyarlılığı olanlar için seslidir. Duymayanlar içinse sessiz.

    Duyguların ölümü denilen şey bu olsa gerek.

    Sahi duygu da ne... Vahşi kapitalizmin, sözüm ona medeniyet taşıyıcısı zamanı ve mekanı ortadan kaldıran küreselleşmenin, pardon Amerikanlaşmanın, umurunda mı insanı insan yapan değerler, duygular ve anlamlar...

    Olduğumuz kadar değil sahip olduğumuz kadar anlamlı olduğumuz bu dünyada, daha kaybedecek çok şeyimiz var, duysrsız kaldığımız sürece...

    Filistin, Lübnan, Kabil, Bosna, Bağdat ya da bir başka yer.

    Yerlerin önemi yok. Söyeleme ve eyleme dikkat etmek gerekiyor.

    Tekrar teşekkürler...

    Unutmadığımız ama hatırlamakta da zorluk çektiğimiz şeyleri bize tekrar ve yeniden hatırlattığınız için.

    Ve bu dizeleri okurken aklıma İstiklal Marşında geçen 'medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar' dizesi geliverdi.

    Asım Yapıcı


    Cevap Yaz
  • Ecdat Armağan
    Ecdat Armağan 11.08.2006 - 12:48

    Sn.Erlaçin;
    Bu yazınızı da herzamanki gibi dikkatle ve bu kez çokça da hüzünlenerek okudum.İnsancıl duygularınıza, düşüncelerinize katılmamak mümkün değil.Toplumların artık alışılagelmiş umursamaz ,tepkisiz ve duyarsız davranışlarını kınayan sözleriniz de başka bir gerçeğin ifadesidir.
    Ancak, yazınızın sonunda sözünü ettiğinin terör tür'ü konusunda aynı görüşte olmadığımı da belirtme gereği duyuyorum.Bilinen gerçek o'dur ki, Hizbullah mensupları roketleriyle sivil yerleşim bölgelerine gelip günahsız insanları adeta bir kalkan gibi kullanmadan önce,karşı taraftan o bölgelere tek bir kurşun bile atılmamıştır. Bu müslüman medya mensuplarının da tesbitidir.Sınırlarımızı ve bütünlüğümüzü korumanın sancıları içinde bulunduğumuz tam bu günlerde aynı kaygıların taşındığı başka toplumlara da kesin bir hoşgörüsüzlük içinde olmamak gerektiği kanaatimi izninizle belirtmek isterim.Dileğim her iki tarafın da bir an önce aklıselim içinde sorunlara barışçıl çözüm yolunda adım atmalarıdır.Saygılarımla.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta