Yaşam Ve Ölüm Şiiri - Afacan Dilekçi

Afacan Dilekçi
128

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Yaşam Ve Ölüm

Sene 1965, gecenin bir yarısı…
Gezin’de, kerpiç bir evin üst katı.
Duvar dibinde, orta yerinden çökmüş,
Yüzü yıpranmış kalın bir döşek…
Köy, yeni bir varoluşa tanık olmak üzere.
Ailenin yakınları heyecanlı bekleyişin keyfinde.
Fidan gelinin yorgun, ağır bedeni,
Kasılmış parmaklarının isyanı,
Döşekte ince yırtıklar oluşturmakta.
Genç annesi yanı başında gaz lambasını tutuyor.
Kadim dostu Fatma başucunda, göğe mırıldanmakta…
Köyün ebesi kaygılı, lakin çaresiz saklıyor...
Lambanın fitilinden çıkan ışık,
Kalın kerpiç duvardan sızan,
İnce, acı çığlıklar eşliğinde,
Beyaz kireç duvara titrek gölgeler bırakıyorken,
Karanlık gece müjdesini sunuyor…
Hayata yeni bir haykırış düşüyor, soluk soluğa…
Ahşap pencerenin dantelli perdesi aralandı nihayet.
Müjdeli, yorgun bir gülümseme belirmişti ki,
Ve ardından…
Giriş katın serin taş duvarlarını sıyırarak inen,
Acı bir çığlık, ardı ardına feryat-figanlar…
Boğazlar kör düğüm, o yıldızlı gök kubbe çöktü adeta…
Dünya durur, bazı anlarda kalakalırsın…
Yaşam ve ölüm arası bu kadar mı ince?
Bir anda mahşeri kalabalık evin önü.
Fatma’nın göğe ağıtları yükseliyor şimdi avluda,
‘’Beyaz bana yakışır derdin, beyazı kendine, karayı bize örttün de gittin…’’

Afacan Dilekçi
Kayıt Tarihi : 29.10.2018 10:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Afacan Dilekçi