Gözlerim hep uzaklarda
Dalıp dalıp gidiyorum
Yüreğimin kapıları birer birer kapanıyor
Bu yüzden hırçınlığım
Bu yüzden öfkem ve kederim…
Ağlasam gözlerimdeki kelebekler
Sana varacak biliyorum
Yaşam ve ölüm!
Bir nefeslik köprü sanki
Gitmek istiyorum, gidemiyorum
Çocuksu düşlerimin kıyısında yürüyorum
Dalgalar sürüklüyor bedenimi
Kayalıklara vuruyor eriyorum…
Bu duyduğum dalgaların sesi değil!
Yüreğimi dinliyorum…
Radyoda hep hasret şarkısı çalıyor
Ben umudu dinlemek istiyorum
Uzanıyorum
Tutuverecekmiş gibiyim
Parmaklarım değecekmiş gibi sanki umuda
Yine sonsuz bir boşlukta kayboluyor ellerin
Sahipsiz acılar kaplıyor yine içimi
Yüreğim kederlerin durağı sanki
Boşluğa giden bütün hüzünler dolduruyor içimi
Bu gece mutluluğu kucaklamak istiyorum
Ufukta incecik bir çizgi dünyadaki yerim
Ne zaman kaybolacak bilmiyorum
Derin bir boşlukta sahipsiz bir güvercin misali
Özgür, yalnız, hüzünlü ve kimsesiz…
Kanat çırpıyorum sonsuz maviler içerken yüreğim…
Ruhumda yankılanan bu kadife ses de ne?
Bilemiyorum…
Uçurumlar yok olsun, artık bahar gelsin yüreğime
Hep hazan olan bu mevsim artık veda etsin yüreğime
Saçmasın yapraklarını, ruhumu tarumar etmesin artık
Bıktığımdan değil
Baharı da görmek istiyorum, yüzünde açan çiçekleri…
Ruhum bir yitik gemi, sonsuz bir yolculuğa çıkmak istiyorum
Derin koyu mavileri kucaklamak istiyorum…
Yokluğum kimi acıtır hiç düşünmeden
Yüreğimin kapanan kapılarını bir bir açmak
Ve ruhumu sonsuz mavilerle doldurmak istiyorum…
Bir de kuş sesleri olsun istiyorum ve kelebekler…
Bir kara el uzanıyor yırtıyor düşlerimi
Alıyor kelebeklerimi
Yitik gemim batıyor sonsuz derinliklere
Nefes alamıyorum
Yaşam ve ölüm…
Bir nefeslik köprü
Geçiyorum soluklanmadan
Soluk bir resmin içinden geçip;
Varıyorum rengini yitirmiş sayfalara
Geriye dönüp iki çift söz fısıldıyorum:
Hoş çakal kokusuz çiçeğim,
Hoş çakal düşlerim…
Bir daha gelmeyeceğim
Işığımı yitirdiğim hazan bahçelerde
Düşlerimi saklıyorum
Karanlık gecelerin korku dolu sabahlarında
Gökyüzünün sonsuz derinliklerinde
Yıldızlarımı kaybettim, şimdi yalnızım…
Dışarıdaki şaşalı ışıklara inat
Sofamda titrek bir mum alevi, bir nefeslik bedenim
Bir Yüce nefes üfleyecek biliyorum
Ve o ince köprüden geçiyorum…
Kayıt Tarihi : 28.6.2012 22:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Dalıp dalıp gidiyorum
Yüreğimin kapıları birer birer kapanıyor
Bu yüzden hırçınlığım
Bu yüzden öfkem ve kederim…
Ağlasam gözlerimdeki kelebekler
Sana varacak biliyorum
Yaşam ve ölüm!
Bir nefeslik köprü sanki
Gitmek istiyorum, gidemiyorum
Çocuksu düşlerimin kıyısında yürüyorum
Dalgalar sürüklüyor bedenimi
Kayalıklara vuruyor eriyorum…
Bu duyduğum dalgaların sesi değil!
Yüreğimi dinliyorum…
Radyoda hep hasret şarkısı çalıyor
Ben umudu dinlemek istiyorum
Uzanıyorum
Tutuverecekmiş gibiyim
Parmaklarım değecekmiş gibi sanki umuda
Yine sonsuz bir boşlukta kayboluyor ellerin
Sahipsiz acılar kaplıyor yine içimi
Yüreğim kederlerin durağı sanki
Boşluğa giden bütün hüzünler dolduruyor içimi
Bu gece mutluluğu kucaklamak istiyorum
Ufukta incecik bir çizgi dünyadaki yerim
Ne zaman kaybolacak bilmiyorum
Derin bir boşlukta sahipsiz bir güvercin misali
Özgür, yalnız, hüzünlü ve kimsesiz…
Kanat çırpıyorum sonsuz maviler içerken yüreğim…
Ruhumda yankılanan bu kadife ses de ne?
Bilemiyorum…
Uçurumlar yok olsun, artık bahar gelsin yüreğime
Hep hazan olan bu mevsim artık veda etsin yüreğime
Saçmasın yapraklarını, ruhumu tarumar etmesin artık
Bıktığımdan değil
Baharı da görmek istiyorum, yüzünde açan çiçekleri…
Ruhum bir yitik gemi, sonsuz bir yolculuğa çıkmak istiyorum
Derin koyu mavileri kucaklamak istiyorum…
Yokluğum kimi acıtır hiç düşünmeden
Yüreğimin kapanan kapılarını bir bir açmak
Ve ruhumu sonsuz mavilerle doldurmak istiyorum…
Bir de kuş sesleri olsun istiyorum ve kelebekler…
Bir kara el uzanıyor yırtıyor düşlerimi
Alıyor kelebeklerimi
Yitik gemim batıyor sonsuz derinliklere
Nefes alamıyorum
Yaşam ve ölüm…
Bir nefeslik köprü
Geçiyorum soluklanmadan
Soluk bir resmin içinden geçip;
Varıyorum rengini yitirmiş sayfalara
Geriye dönüp iki çift söz fısıldıyorum:
Hoş çakal kokusuz çiçeğim,
Hoş çakal düşlerim…
Bir daha gelmeyeceğim
Işığımı yitirdiğim hazan bahçelerde
Düşlerimi saklıyorum
Karanlık gecelerin korku dolu sabahlarında
Gökyüzünün sonsuz derinliklerinde
Yıldızlarımı kaybettim, şimdi yalnızım…
Dışarıdaki şaşalı ışıklara inat
Sofamda titrek bir mum alevi, bir nefeslik bedenim
Bir Yüce nefes üfleyecek biliyorum
Ve o ince köprüden geçiyorum…
Şiiriniz alkışı hak ediyor. Kutlarım.
Ne zaman kaybolacak bilmiyorum
Derin bir boşlukta sahipsiz bir güvercin misali
Özgür, yalnız, hüzünlü ve kimsesiz…
hüzündü..tebrikler
TÜM YORUMLAR (3)