Yaşam Ne Güzel Şiiri - Süleyman Zaman

Süleyman Zaman
239

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yaşam Ne Güzel

Kırmızı, beyaz, sarı, pembeli çiçekler
Çok anlam katıyor yaşama farklı renkler
Sevgiye yönelse mekanda tüm yürekler
Olanı paylaşarak yaşamak ne güzel

Gün ağarırken, bahçede kuşlar ötüşür
Rengarenk çiçekler, miksi amber kokuşur
Mavi gök rengi, ortamla güzel uyuşur
Gök rengi, gül kokusu, kuş sesi ne güzel

Doğa saklar kendini, varlığı gizemli
Doğanın yaşları akıyor, nemli, nemli
Atalım içten kini, olmayalım kemli
Kendi özünü doğada görmek ne güzel

Evrende varlıklar çeşit,çeşit oluşmuş
Her görüngü özde birbirine karışmış
Doğada varlıklar hep sürekli yarışmış
Evrenin tümünü, özde görmek ne güzel

Bir yandan sevgilinin o sıcacık teni
Bir yandan serinlik verir esen sam yeli
Oluşan tüm olgulara denmesin beli
İnsanın sevipte, sevilmesi ne güzel

Zamanım özümsedi varlığın gizini
Her zaman sürer oldu gerçeğin izini
Doğayla bütünlük kuran özgün tezini
Akıl, Bilgi, sezgiyle kavramak, ne güzel

23.07.1998

Yaşam ve ölüm iki zıt kutbun çatışkısında varoluşun gizi saklıdır.
Biri diğerine dönüşür. Elma olgunşaşırken, çekirdeğini de tohuma dönüştürür. Elma çürür ve onun içinde saklı olan tohum düşer toprağa; birleşir minarellerle ve güneşin dönüştürücü ışığı ve doğanın diğer etkileiryle birleşerek yeniden elma olur. Elma öldü, yeniden elma oldu. Bu devriye, bu döngü tüm varoluş için geçerlidir. Ölüm bireysel enerjinin bütünsel enerjiye katılmasıdır. ölüm bireyin farkındalığıdır. Kendisi olmaktan çıkıp, bütünsel olana katılımdır.
Ölüm ve yaşam her ikiside doğanın gerçeğidir. Birisi varsa diğeri mutlaka olacaktır. Olması da çok iyidir. Düşünün bu koşullarda insanın200 yıl ömür olsa, yaşam ne çekilmez olurdu. Doğa bunu da hesap ederek, insanlara ortalama bir yaş biçmiştir. Doğa'nın bilinci, doğanın aklı, sonsuzdur. Ölüm insan aklının, doğanın aklıyla birleşmesidir.
Ama yaşam çok değerlidir. Alınan nefes, içilen su, yenilen lokma, öpülen sevgilii, konuşan dil, üreten el, düşünen beyin ve paylaşılılan duygular...vb. ne kadar güzel. Yaşamı anlamlı kılan da budur.
Bir Filiozof mutluluğu aramak için dünyada ki bütün öğretileri, bütün dinleri....vb. incelemiş, batıdan doğuya dünyanın her yanını dolaşmış. Gittiği her yerde mutluluğun ne olduğunu yada ne olmadığının yanıtını tam olarak bulamamış. Bir gün yolu Anadoulu'ya düşmüş. Bir yerden geçerken bir Derviş'le karşılaşmış.Derviş elinde çapa, toprağa bir şeyler ekiyormuş. Filozof Dervişin bu eylemini çok önemsemiş. Filozof Derviş'e 'ben mutluluğun ne olduğunu' arıyorum. Yantını tam olarak bulmadım demiş.
Derviş Filozofa 'MUTLULUK ÜRETMEKTİR' demiş. Üreten insan mutludur. Yaşamı dönüştürür. Üreten insanın aklına ölüm hiç gelmez. Ancak birileri öldüğünde ölümü anımsar.
Doğada sürekli üretir. Ama aynı zamanda tüketir de. Doğada iyililk, kötülük, güzellik...gibi değerler yoktur. Doğada süreklilik ve zorunluluk vardır. Bu anlamnda üretmek ve üreterek tüketmek doğaya uygun olandır. O zaman sürekli üretelim.yaşamı anlamlandıralım.
Öküm ve yaşam birer gerçektir. Ölüm nasıl bir gerçekse yaşam da gerçektir. Alınan nefes, yenilen yemek,içilen su, öpülen sevgili, paylaşılan duygulart...vb. hepsi gerçek.
Yaşadığımız anda ölüm bizden uzaktır, öldükten sonra da yaşadığımızın farkında olmayacağız. O halde yaşamımızı ölüm var diye zehir etemeye gerek var mı?
Yaşasın YAŞAM!

Süleyman Zaman
Kayıt Tarihi : 11.11.2006 00:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yaşam ve ölüm iki zıt kutup. Bu kutupların çatışkısında varoluşun gizi saklıdır. Biri diğerine dönüşür. Bir elmayı düşünün; elma olgunşırken, çekirdeğini de tohuma dönüştürür.Böylece kendisini sürekli var kılar. Elma çürür ve onun içinde saklı olan tohum düşer toprağa; toprağa düşen tohum gerekli olan minarellerle birleşir, bu oluşuma güneşin dönüştürücü ışığı ve doğanın dğer yardımcı öğeleri de eyleme geçerek elma yeniden elma olur. Elma öldü, yeniden elma oldu. Bu devriye, bu döngü tüm varoluş için geçerlidir. Ölüm bireysel enerjinin bütünsel enerjiye katılmasıdır. ölüm bireyin niteliksel değişimidir. Ölüm, bireye benlik veren enerjinin bireyden kopuşudur. Bu olguyla birey kendisi olmaktan çıkıp, bütünsel olana katılır. Ölüm ve yaşam her ikiside doğanın gerçeğidir. Birisi varsa diğeri mutlaka olacaktır. Olması da çok iyidir. Düşünün bu koşullarda insanın200 yıl ömrü olsa, yaşam ne çekilmez olurdu. Belki de doğanın aklı bunu da hesap ederek, insanlara ortalama bir yaş biçmiştir. Doğa'nın bilinci, doğanın aklı, sonsuzdur. Ölüm insan aklının, doğanın aklıyla birleşmesidir. Kısa ve geçici bir durumdan sonsuz ve yeniden üretilmek için bekleyen doğanın özüne karışmaktır ölüm! Tüm bu gerçeklere karşın yaşam çok değerlidir. Alınan nefes, içilen su, yenilen lokma, öpülen sevgilii, konuşan dil, üreten el, düşünen beyin ve paylaşılılan duygular...vb. ne kadar güzel. Yaşamı anlamlı kılan da budur. Bir Filiozof mutluluğu aramak için dünyada ki bütün öğretileri, bütün dinleri....vb. incelemiş bu amaçla batıdan doğuya dünyanın her yanını dolaşmış. Gittiği her yerde mutluluğun ne olduğunu yada ne olmadığının yanıtını tam olarak bulamamış. Filozof en sonunda, Anadoulu'ya gelmiş. Anadolu bilgeler ve Dervişler bakımından çok zengin topraklardır. Mutluluğu arayan Filozof Anadolu'da bir Derviş'le karşılaşmış.Derviş elinde çapa, toprağa bir şeyler ekiyormuş. Filozof Dervişin bu eylemini çok önemsemiş. Filozof Derviş'e 'ben mutluluğun ne olduğunu' arıyorum. Bugüne kadar Yantını tam olarak bulmadım; ' siz ce mutluluk nedir'? diye sormuş. Derviş Filozofa gülümseyen bir mimikle 'MUTLULUK ÜRETMEKTİR' demiş. Üreten insan mutludur. Çünkü üretip yaşamı dönüştürür. Üreten insanın aklına ölüm hiç gelmez. Üreten insan ancak birisi öldüğüde ölümü anımsar. Doğa da sürekli üretir. Ama aynı zamanda tüketir de. Doğada iyililk, kötülük, güzellik...gibi değerler yoktur. Doğada süreklilik ve zorunluluk vardır. Bu anlamda üretmek ve üreterek tüketmek doğaya uygun olandır. O zaman sürekli üretelim.yaşamı anlamlandıralım. Öküm ve yaşam birer gerçektir. Ölüm nasıl bir gerçekse yaşam da gerçektir. Alınan nefes, yenilen yemek,içilen su, öpülen sevgili, paylaşılan duygular..vb. bunların hepsi gerçek. Bu dünya da gerçektir. Yaşamı fani ve gerçek dışı görmek büyük bir yanılgıdr. Şu anda ben bu düşünceleri yazıyorum. Ben gerçeğim. Beni yok saymak doğru bir düşümce olamaz. Yaşadığımız anda ölüm bizden uzaktır, öldükten sonra da yaşadığımızın farkında olmayacağız. O halde yaşamımızı ölüm var diye zehir etmeye gerek var mı? Bu şiir ölümün gerçek olduğu kadar, yaşamın da gerçek olduğunu vurgulamak amacıyla yazdım. Yaşasın YAŞAM! Yaşasın Yaşamı var eden ÖLÜM! .

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Süleyman Zaman