Yaşamak istediklerimiz uydurma düşlerdi; oysa durmadan düşler görüyorduk,en güzel yerinde uyandığımız düşler, hep sebeplerimiz vardı uyanmamıza dair, ya hava soğuktu ya da üstümüz açılmıştı.Baharda filizlenen ağaçların susuzluktan kuruduğu gibi kuruyordu,içimizde açan filizler,kuruyan kopan her yaprak içimizde hapsolup kalıyordu
Kaybettiklerimizin ardından yeni düşler kurmaya çalışıp uyanmadan üşümeden tamamlamak istiyorduk düşlerimizi. Başarılarımızdan hep öndeydi başarısızlıklarımız yenilgilerimizin altında bizimle ilgili olmayan sebepler arıyorduk,Yaşamak istediğimiz gibi değil yaşamamızı istedikleri gibi yön alıyordu hayat
Bizim düşlerimiz olmaktan çıkmıştı gördüklerimiz.
Ortak düşünce sahibi olduğumuzu sandıklarımızla mesafeler giriyordu aramıza aynı şeyleri düşlemediğimizi aynı rüyaları görmediğimizi anlıyorduk bunların farkına varmak yoruyordu bizi küllerden yeniden ateş yakma çabasıyla sürüyordu hayat
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.