Yürüdüm ne kadar gitmem gerekiyorsa gittim,
şehirler gezdim, köyler, kasabalar..
Hiç tanımadığım insanların gözyaşlarına dokundu avuç içlerim
Bir kırlangıçtan incelik gördüm, kuğu ile dans ettim.
Hüznü içtim bakır tasta Mezopotamya'nın orta yerinde, bir köy kahvehanesinde..
Bir derviş gördüm yıldızlara dokunuyordu, bir deli çırılçıplak uzanmış kendisi ile konuşuyordu bilgece..
Yaşam kök saldı sokaktan yıldızlara kadar, bir sarmaşık azgınlığıyla..
Yaşam beşikte sallanıyordu ağlaya, ağlaya..yaşam aydınlıktı..yaşam karanlıktı.
Yaşam, aydınlık ve karanlığın savaşıydı..
Gelinlik kızların koynundaydı yaşam; yaşam arzuydu..
Yaşam, zihinsel bir artık değil, taze bir sevgiydi
yaşam,mevsimlerin döngüsünde açan çiçekti
akarsuya karşı yüzmekti; eylemdi yaşam..
Yaşam, torbamızda cahilin bilgeliği, bilgenin cahilliği kadardı.
Yaşamak,sevdadan arta kalan hüzündü gözlerimizde; beklemekti yaşam..
Şiirler haykırmak kadar, türküler söylemek, ağlamak - gülmek kadar, şevişmek kadar yalındı..
Yaşam anneydi her gün bizi doğuran..
Kayıt Tarihi : 15.2.2018 23:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!