Yasak Şiir Şiiri - Şener İşleyen

Şener İşleyen
126

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Yasak Şiir

Nazlıydın!
Sen, şahikasıydın tüm güzelliklerin,
Bense sana yasaklı deli, kör, aptal, mecnunu senin olduğun evrenin.
Beline kadar uzanan simsiyah saçların,
Zirvesinden eteklerine kadar inen ormanlarıydı sanki Everest’in…
Gözlerin,
Ah simsiyah, doğuştan sürmeli, çekik
Sanki benden başkası görmesin beyazını,
Siyahının tonunu benden başkası görmesin diye kıstın bellerdim.
Doğunun gizemi, Batının güzelliği senin hamurundan
Yürürken sanki ayakların durur, toprak kayardı altından
Bana öyle geliyorki padişahlar görseydi seni
Yerle bir olurdu sarayından tahtından…
Ne sevgin aşıkların sevgisine benziyordu,
Ne de kinin zalimlerin zulmüne,
Ben sevgine de ram olmuştum, zulmünde kabulümdü ölümüne…

Ahh!
Ah ki zaman neden hüznü vurdu
Tüm oklar,
Tüm zamanlar,
Tüm âşıklar ve yelkovan seni gösterirken
Akrebin zehri neden kalbime vurdu.
Hâlbuki meleklerin duasına ben yazmıştım seni,
Her gün en güzel sensin diye seslenen
Gümüş sırma kaplı aynadaki perin bendim.
Yanacakken cehennemî ateşlerde sen,
Bedenine su taşıyacak karınca ben, sıratta seni taşıyacak burak bendim.
Yusufi kuyularda yalnız kalmışken
Işığın ben, ümidin ben, dudağındaki duan bendim.
Niye durdu âminler,
Neden çarkları saatin durdu.
Ben tenine benziyor diye,
Bulutları buğday sarısına boyarken
Kalbime düşen damlalarla
Gün doğumu ve gün batımlarında
Sen başkaca çirkin şairlerin aşk şiirlerine ağlıyormuşsun.
İsteseydim ağlamanı ve hatta acıdan kıvranmanı
Sevmene müsaade eder miydim beni
Sana yalandan ağlayacağın onlarca yakışıklı şiir yazardım en afillisinden
Aktıkça sürmelerin, bir yenisini daha, bir daha, bir daha,
Sen tazelemeden makyajını, unuturdun zaten yalandan satırları.
Ama ben sana hiç yalan söylemedim, hiç sahte şiirler yazmamıştım ki
Altın saçlı çocuklarımızın adını bile nakaratlara koymuştuk
Pembe panjurlu evin penceresindeki çiçekleri bile
Alsancak’taki çingene çiçekçi ablaya ayırtmıştık ya
Az kaldı az kaldı aman gözlerin gibi bak diyerek.
Hayat o ablanın baktığı avucundaki çizgiler kadar gerçekmiş demekki,
Üç vakte kadar mutlu olacaksınız derdi ve bilirim yalan söylerdi,
Sen çok mutlumusun bilmem,
Geçen ayırttığımız çiçekleri gördüm,
Solmuş, kurumuş çürümüştü benim mutluluğum gibi...

Nazlıydın
Benim için kelebek kadar narin,
Gelincik kadar hassastın.
Ama ben senin için bir üçüncü dünya ülkesi istatistiğiymişim
Meğer ölümüm bile senin için
Aşktan ölen bir genç isimli bitirme teziymiş
Şimdi dünyanın senin nefesin koktuğu vakitlerinden sesleniyorum sana…
Tezin olumsuz, ölmedim çünkü yaşıyorum inadına,
Kadehimi kaldırıyorum yalanlarına, sana sahte hayatına…
Aşk-ı ziyan ettiğin münzevi vakitlerimde
Sureti meçhul bir kâbusa döndü cemâlin bak,
Öyle tanıyabildim seni,
Meğer despot, kalpsiz, ruhsuz bir sultanmışsın, anlamamışım, aldanmışım…
İdam kararımı okurken öğrendim dudağından,
Adının Sultan olduğunu…
Belkıs’ın altın kubbeli sarayından kovulmuş Süleyman gibi
Kuşların ağıtlarından öğrendim kalbinin Belkıs sarayı olduğunu…
Sodom’un, Gomore’nin Semud’un, Pompei’nin üzerlerine dökülen
Kızgın lavlardan püskürttün üzerime
Atıldım, sürgün edildim, zindanlara düştüm gözlerinden
Kirpiklerine kurulmuş mancınıklardan fırlattın beni nefret ateşlerine.
Yasaklandım teninden, ellerinden, dudağından
Bende sana yasakladım bu şiiri
Okuma ki kovulma bulunduğun yalancı cennetten gerçek dünyaya diye…

Heyhat!
Hani nikah memurunun yılışık ağzından çıkacak bağlılık sorusuna
Cevap verirken takacaktım tek taşını parmağına…
Hani imamın üstüste üç kez perçinlediği kabulle çıkacaktık Sevr dağına
Şeytanı taşlayacaktık hani Arafat’tan toplayacağımız minicik taşlarla…
Bütün bunlara ait bağlılık yeminlerini bozdurdun ya
Helal olsun sana…
Bahsetme n’olur olmazlardan, imkânsızlardan,
Anandan, babandan, dininden, mezhebinden…
Ben tüm dünyayı karşıma almışken,
Seninkilerin hepsi yalandı,
Hepsi boş mazeretlerdi biliyordun.
Çabalamadığımı zannetme,
Çok uğraştım değişeceksin,
Tekrar döneceksin inadından,
Nazından vazgeçeceksin diye
Son kavgamızda ‘sen bir yaz aşkıydın ve bittin’ dediğinde
Elbet cebimde getirdiğim tek taş yüzüğü atmazdım Egenin soğuk sularına
İnanmasaydım eğer sendeki tek taşın kalbin olduğuna…

Kuşadası 21.09.1994

Şener İşleyen
Kayıt Tarihi : 29.6.2015 16:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şener İşleyen