Yaprakları sonbaharla dans edermişçesine salınırken
Yaşlı çınarın Arnavut kaldırımlı sokağında
Gözlerim ara ara seni arar
Her sabah saat sekizi vurduğunda
İçimden gelmez bırakıp bir kenara koymak yaşananları
Damlalara yenik gözlerime sığınak olur ellerim
Her gece buluştuğumuz küçük sahil evinde
Silik boyalı siyah parmaklıkları kör bahçesinin
Zindan misali üzerime yürüyor yalnızlığımı fırsat bilip
Bu toprak kokusu
Yanağımı yalayan bu son esintinin uğultusu kulaklarımda
Gizlice sakladığın saksı diplerine bir bir yazdığım gönül mektuplarım
Şimdiyse geleceğine alaylı göz kırpan sardunyaların ellerinde
Aşkımız gibi buruşturulmuş
Aşkımız gibi yırtılmış sanki…
Sanki toprağına toprak katar olmuş ömrünün hazan bahçesinde
Anlamadım nerelere gittin
Kimlere saldın kendini yasak kaderim
Günlerim düğüm düğüm
Gecelerim sessizliğe gömülü
İçimi yırtan acı nemli duvarlarla dost
Unutmayı bilmem ben, bilemem
Ağlamayı bilmem
Senin gibi sessizce uzaklara çekip gidemem
Artık buralarda kırmızı bir ay doğar dağların ardından önüme
Denize yansır sade yüzü gecenin, içimdeki isyana aldırmadan sessizce
Kumsaldaki kum taneleri diz çöker yüreğime
Anlamadım nerelere gittin de
Bıraktın beni yasak kaderimle
Kayıt Tarihi : 4.1.2007 11:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)