Yasak Elma Şiiri - Özay Karakuş

Özay Karakuş
297

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Yasak Elma

Bidenem! Bu satırları yazmak zor gelecek bana biliyorum….Belki gözyaşlarım damlayacak kalemimin üstüne..Kalemi mi ıslatacağım gözlerimden fışkıran yürek yangınlarıyla..

Demem o ki Bidenem! Bu satırları yazmak için mutlu bir yürek olmalı…Rabbim gecinden versin,bana göstermesin fakat sen ölmüş olsan tutacağım yas şu an yokluğunun yasından daha yıkıcı daha yakıcı daha parçalayıcı olamaz inan..İnan Bidenem! Yaşarken ölmenin ne olduğunu sensiz geçen bu zamanlar da o kadar iyi anladım ki…Anladım ki kabullendim ki,
itiraf etmek gururuma her ne kadar zor gelse de bu aşk da kaybeden ben oldum..Bu benim ilk kaybedişim bu kendimi ilk heba edişim belki de bu ölüme böyle cesurca ilk gidişim olacak kim bilir….

Sensiz nefes almanın adı yaşamaksa yaşıyorum işte! ! Hiç kimselere faydası zararı dokunmayan tane tane yollara savrulmuş,her yağmurda kütlesinden parçalar kopan,
parmak uçlarına sığan küçük kepek taşlar gibi……………..

Bidenem! Ben bu büyük sevgimle senin o küçücük yüreğine sığamadım.Aşkın ben de büyüdükçe ben senin gözünde küçüldüm.Gurur neymiş onur neymiş hiç birinim anlamını bilmek istemiyorum şimdiler de,biliyosun; bu şimdiler sensizlikle başladı ve ben de biliyorum Bidenem! Hiçbir vakit de bitmeyecek.Sen de ben de çok iyi biliyoruz ki benim yerimde bir başkası olsa biten bir sevdanın ardından; hele ki bu sevda da kendisinin bir tek hatası olmadığını bile bile,sevdiğine kan kusup lanetler yağdırmak ya da pusuyup bir köşeye çekilmek yerine hâlâ kalemin boynunu kalemtraşa vurduruyorsa; Söylermisin Yâr benim Mecnun’dan,Kerem’den,Ferhat’dan farkım ne? Bir bunu; senin Leyla ile Aslı ile Şirin ile benzeşen yanların oldumu hiç? bir de bunu düşün…..Yine sen biliyorsun Yâr; Ben çokça yeminler ettim,belki çokça da günaha girdim, senin ve aşkının yüzünden belki de Rabbimle aram bozuldu ama ben her sözümün arkasında durup hepsinin bedelini ödemeye razı olacak kadar çok sevdim seni be……

Hayat ikimizi farklı yollara sürüklese de şu an düşünmesi bile ölümden beter yazması beterden de beter yani sen bir başkasının olsan da,dudakların bir başkasının dudakların da titrese de ben ömrümün sonuna kadar hep ama heplerin ötesinde senin kalacağım..
Belki beni bazen yeniden gülerken göreceksin,unutmuş diyeceksin ama her gülüşümün yüreğimin yangınlarından ibaret olduğunu bil emi Karakızım!

Her gün sana duygularımı yazdığım bu koskoca binaya sensizliği sığdırmaya çalışıyorum ama bütün duvarlarını senin o güzeller güzeli yüzün kaplıyor.Bu dört yanı beton bina da geçirdiğim soğuk günlerde parmaklarımı sana yazarak,yüreğimi senin hayalini kurarak ısıtmaya çalıştım Bidenem! Havalar ısınsa da hâlâ bedenimin dört de üçünde don olayları görülmek de,yalnız kalbim hâlâ aşkınla sımsıcak, hâlâ içimin bir yerlerine karlar yağıyor,
hâlâ gönül evime çığlar düşüyor,hâlâ sana yazdığım kelimelerin bütünlüğünde ben hep yarım kalıyorum..

Bilmem Bidenem! Senin aklına gelir miydi bir gün birisinin sana bu kadar tutkun aşık olacağı,delicesine tutulacağı; İnan benim aklıma gelmezdi bir gün birisine böyle tutulacağım,bağlanacağım dahası bağlanıp bir daha çözülemeyeceğim ve o birisinin bakışları altında ezileceğim…Şimdi o birisi bana diyor ki ‘’beni unut,istesen başarırsın’’ne kadar da kolay söylüyor.Benim sevdamı daha önce yaşadığı adını sevda sandığı duygularla bir tutuyor.Bir yaşasan bir hissetsen benim sevdamın ateşinde ki gönül serinliğini; seni unutmanın mümkünsüzlüğünü idrak edebilirsin…..

Bidenem! O kadar çok şey yazdım ki, o kadar çok duygularımı sana aktardım ki sanırım hiçbir seven benim gibi sevdiğine karşılıksız olduğunu bile bile bu kadar özveride bulunmamıştır.Bazen diyorum ki! Kendin söyleyip kendin dinliyorsun ama olsun belki de bir dosta ihtiyacım var derdimi dinleyecek,senden gayrı kimseye de dökmem dökemem derdimi,
anlatamam sevdamı hasretliğimi…Meğer bu dünyada çekeceğim çile senmişsin.Olsun be Bidenem! Ben böyle çileye İbrahim’in bıçağı altında İsmail olurum. Sen yeter ki çilem ol,ben her daim çekmeye razı oğlu razıyım…

Ah be Bidenem! Ben senin kahve gözlerinin bir tek parıltısı için neleri göze almışken sen gözlerini benden aldın.Çabuk büyüyen ağacın meyvesi az olur derlerdi de inanmazdım,benim aşk bahçemde büyüyen sevda ağacımın dallarında bırak meyveyi tek bir yeşeren yaprak olmayınca maalesef bunu şimdi daha iyi anladım.Gönül bağıma ektiğim umutlar soldu, sevdanın hasat zamanında biçmeyi düşündüğüm mutluluklar hayal ürünü oldu,yalnızca her gün dudaklarıma sürdüğüm iki tel saçın bana kalan oldu…Söyle nerelere kırılıp dökülüyor o parmaklarımı girdabında yüzdürdüğüm,sanki Zonguldak madenlerine sürttüğün saçların!
Söyle de, gideyim de sensiz ısırıp da kanattığım dudaklarıma merhem diye süreyim.Ondan sonra sana dokunmak için can attığım ellerimi ayaklarının altına adımların için yol diye vereyim…

Yâr Yâârr Yârrrr ah be Yâr! Böylemi olacaktı daha başı yazılmadan bu aşk hikayesinin sonu
Ayrılık sözcüklerinden ibaret miydi bu hikayede konu,ben bilmem Bidenem! onu bunu,
dinlemem şunu bunu’sevmiyorum, sevmedim hiç hoşlantıydı gelip geçti diyerek hikaye anlatma bana:masallarla büyüyen bu çocuk yürekli aşık sevdanın da vefasızlığın da anlamını biliyor artık.Niye sevdim ki seni demem hiç,niye daha önce görmedim,tanımadım,sevmedim niye daha fazla avuçlarını tutmadım diye hayıflanırım..Sanki Adem’den Havva’dan bu yana seviyorum seni,Sanki Rabbim ‘’gâlû belâ’’da ben sizin Rabbiniz değilmiyim diye sorduğunda ben seni görmüş senin gözlerine bakıp senin gözlerine dalıp ‘’evet sen benim AŞKIMSIN’’
demişim.Rabbim beni kendisine isyan eden şeytanla bir mi tutuyor ki,bu yüzden mi ki bu dünyada sensizliği ceza diye çekiyorum.Seni çok sevmek O’na isyan mı ki bana bu derdi verdi.Yoksa o yasak elmadan bende mi yedim? ? ? ? ? ?

Offf sıkılmadım mı hasretinden,yorulmadım mı sanıyorsun sensizlikten,bunalmadım mı sanıyorsun nefessizlikten,sensizlikten.Bensiz aldığın her nefeste benim yüreğimden binlerce oksijen eksildiğini bilmelisin Bidenem! Her andan her saniyeden kısa bir zaman diliminde seni düşünüyorum.Düşündükçe sana düşkünlüğüm daha da çok,çok daha çok artıyor.Hayalin şimdiler de uyku diye tattığım dalıp gitmelerde bile gözlerimin perdesini yırtıyor.Gayrı gözbebeklerim hayallerin göğsünden emiyor varlığını.Nasıl,neden,niçin sevmişim seni?
Ne çok sevmişim be! Kurallarımı,ilkelerimi bir bir yıkmışım bu sevda namına,vay anasını ben bu hallere de mi düşecektim.Hele ki bir kız uğruna! ! ,yoo yoo yanlış anlama sakın Bidenem! Asla şikayetçi değilim aksine seni sensiz dahi sevebilmenin mutsuzluğunda soyut kalmış bir kaç parça mutluluğun içerisinde karşılıksız kalan aşkın lezzetini tadıyorum,acı da olsa.

Kendi düşen ağlamaz derler ya hani Bidenem! Tövbe billah yalanmış,yokmuş öyle bir şey,
senin aşkına düşüp de sonra seni kaybedip de ağlamamak akıl kârı değilmiş….
Senin için ağlamak da güzel be Herbirşeyim! Hiç olmazsa gözyaşlarımın bile sana akması ne güzel kanımca.
Bilseydim daha önceden; çocukluğum dahil hiç ağlamazdım,gözyaşlarımı biriktirir nehir nehir,ırmak ırmak sana dökerdim kirpiklerimin arasından yanaklarımın deryasına hem de canımca…Al işte yine doldu gözlerim! Ne mutlu seni sensiz daha ölümüne sevebiliyorum diyebilene’’SENİ ÖLÜMÜNE SEVİYORUM’’……………………………………..
Ah be Bidenem! Büyük olasılık yakında farklı ortamlara gireceksin,yeni bir sevgilin belki de sevgililerin olacak; o zaman aşkların yalnızca öpüşlerden,okşayışlardan,koklayışlardan ibaret olduğunu anlayacaksın.Senin de dalına konacaklar,bilmem kimlere çiçek olup bal vereceksin,
gün gün solduğunu bilmeden.Sana her yaklaşan arının senin özünden bir şeyler koparıp götürdüğünü bilemeden ama her zaman bir şeyi bileceksin….Saçı başı tamama yakın dökülmüş kaşı kirpiği aklaşmış,ihtiyar lakin yüreği, sana sevgisi hâlâ taptaze hâlâ genç ve hâlâ iki tel saçını öpüp koklayan ve karşılıksız seven birisinin olduğunu….

Unutma Bidenem! ‘’ömür boyu bu aşkın azizi olarak aşkınla tutuşan kalbimin sevda manastırına kapanıp,resminin önünde diz çöküp senli hatıralara ibadet edeceğim’’

Hoşça kal Aşkım, hoşça kal Sevdiğim!

Hoşça kal Bidenem,hoşça kal Herbirşeyim!

Bütün melekler yine kıskanacak ama,.Mahşerde görüşmek üzere seni son defa öpüyorum….

Hoşça……………………?

Özay Karakuş
Kayıt Tarihi : 27.3.2013 11:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özay Karakuş