Hüzünlü yüzünde saklanan o sırrın,
birbirimize yansıyan büyüsüyle yıkanırken,
ne sen korkardın ne de ben;
bu dünyanın gündelik ölçülerinden, doğrularından.
Sanki her şey o an,
yok olur giderdi bir bir var olan yaşamlarımızdan.
İkimiz, gömülürken katman katman,
titreşen bir heyecanla kabuklarımıza;
şeytanın kışkırttığı dudaklarımızdan,
birbirimize devamlı aşk masalları fısıldardık.
Sevişmelerimiz,
bir aşkın kutsal yakarışlarında başlardı.
Dolanan parmak uçlarımız,
bir kanaviçe örgüsüyle bedenlerimizde;
yıldızlarla yarış edercesine dans ederdi.
Öpüşmelerimiz,
bir kadife dokunuşunda hazza koşarken,
soluğumuz bir bir tükenir;
dökülürdük birbirimize yorgunluğunda bu aşkın.
Beklerdik, şaklayan her aşk kamçısıyla sızan kanımız;
yüreğimizin içinde arıtsın diye bizi,
birbirine karışan tüm günahlarımızdan.
Şimdi, solgun bir defterin son sayfalarında,
bir aşk hikayesi kaldı geride sadece;
ne bir iz, ne de gül bahçelerinde birbirine
bir zamanlar inatla kelepçelenmiş,
günahkar ellerimiz.
Kayıt Tarihi : 1.3.2006 10:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yasak bir aşk hikayesi kaldı geride sadece...
TÜM YORUMLAR (5)