Yaşagül
Doğunun zorlu koşullarında yaşamaya çalışan Karaağaç ailesinin çocuklarından beşincisi olan Haydar, ata toprağının herkese yetmeyeceğini çok küçük yaşta öğrenmiş, köyünde çobanlık yaparken, büyük şehirlerin hayalini kurmayı henüz öğrenememişti.
Ailesinin en küçük erkek çocuğu idi. Kızları çocuktan saymak pek adetten olmadığından, kendisinden küçük dört kız çocuk olmasına karşın Haydar’a “Evin en küçüğü.” diyerek ilkokulu okuyup bitirmesine izin vermiş olan babası, hayvancılığın da bunca çocuğa yetmeyeceğini anlayınca üç senedir okulunu bitirmiş olan Haydar’ı kasabaya göndermişti. Kızlar onaltısına gelince satılırlardı ama oğlanlara bir ekmek teknesi lazımdı.
Kasabadaki akraba evi de kalabalıktı ama akrabalık ilişkileri gereği eve gelen bu küçük insana yer ayrılacak, yani biraz daha sıkışacaklardı. Sıkıştılar.
O yıllarda ortaokul mezunu olmak demek keskininden köründen bir baltaya da sap olmak demekti.
Ortaokul kör topal bitirtilmiş, el birliği ile baltası bulunup sap edilmiş, kasaba adliyesinde işe başlatılmıştı.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Belki sizin yeriniz 'öykü'..onun ötesi roman..Sizi kimse tutamaz.O kadar dolusunuz ki Sayın Tamay.. (ERCEY)
Sevgili Teyzecim mukemmel...cok beğendım fevkalade lırık bır oyku...kurgusu bır bılmecenın parcaları gıbı ınsanı meraka teşvik edıyor surukleyıcı bır anlatım kazanıyor...hıkayenın butun bolumlerı bırbırlerını hazırlayıcı ve bır okadar da gızem dolu bır huvıyet kazanmıs...guncel bır konuyu özgün bır tarzda santımantel bır havayla işlemissiniz..Yaşagüller önce yasasınlar öğrensınler hayatın tecrubesını kazansınlar sonra da guleceği ınsanı bulsunlar...Yureğinize sağlık tebrıkler kalemınz daım olsun teyzecım
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta