Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
baktım şiir göremedim sayfanda
torunun yazdığı bir iki şey var.
yoksa sen mi yazdın bunları:)
:) efemine bi tip misin bu nasıl laflar
ben şiirlerinle ilgilenmiyorum. ismet özele ve öteki şairlere iftiralar düzüyorsun. şiir mühim değil de çok karaktersiz bir adamsın
hiç sorma özellikle kafiyelerin rediflen beni benden aldı:) zavallı cihat
Estağfurullah Kadirciğim o kadar da değil, fakat hamdolsun ki rabbimin lütfettiği akıl, izan, idrak, mantık, insaf ve iman ile hakkı ve batılı birbirinden ayırabiliyoruz çok şükür.
Ne oldu Kadir bey? Yoksa şiirimin derinliklerinde boğulup kaldın mı? Hala sesin soluğun çıkmıyor da?
Ha unutmuşum. Senin engelini de kaldırayım da takdir ya da tenkitlerini oraya iliştiriver ha canım?
hiç sorma özellikle kafiyelerin rediflen beni benden aldı:) zavallı cihat
Bir zamanlar bu sitenin bir yöneticisi vardı ve onunla da epeyce cedelleşmiştik ve o da aynen senin gibi benim şiirlerimi beğenmediğini söylemişti. Ondan sonra başka bir yönetici geldi ve bu fakirin bir şiirini günün şiiri yaptı. Sonra o bizim şiirleri beğenmeyen sayın yöneticimiz, Günün şiirinin altında bir itirafta bulunup dedi ki: "Arkadaşlar, bu site gerçekten de çok güzel şiir yazan şairlerin olduğu bir sitedir. Ben bu siteye yönetici olduğumda şiir yazmasını bilmiyordum. Buradaki şairlerin şiirlerine baka, baka şiir yazmasını öğrendim" mealinde şeyler söyledi. Sakın Kadir sen de bizim yeni yöneticimiz olmayasın? Zira, kendinin tek bir şiirin yok ama başımıza edebiyat profesörü kesiliyorsun? Eğer gerçekten öyle isen açık et de sana ona göre davranalım?
Yorumların objektif olsa başımın üstüne koyacağım ama ne yazık ki senin yorum dediklerin birer saçmalıktan ibaret Kadir.
ben şiirlerinle ilgilenmiyorum. ismet özele ve öteki şairlere iftiralar düzüyorsun. şiir mühim değil de çok karaktersiz bir adamsın
Yahu Kadirciğim, dilinde hep aynı nakarat ama sayfanda beğendiğin şair olarak, sitedeki yetmiş küsur bin şairlerden bir tanesinin bile ismi yok. Orada hala Pablo Neruda denen keferenin ismi ve resmi asılı. Biz şimdi senin iddialarına mı bakacağız yoksa icraatlarına mı?
Kadirciğim! Biraz önce tam sana ve senin gibilere göre bir şiir yazıp sayfama astım. Adı da, "Layığını Ver Allah'ım Ne Olur!" Hadi aslanım o şiire de bir atf-ı nazar ediver. Daha önceki binlerce şiirimi beğenmemiştin, belki bu şiirimi beğenip olumlu bir puan verirsin? Hadi aslanım üşenme de bir koşu bir bakıver sayfama ha!
:) efemine bi tip misin bu nasıl laflar
baktım şiir göremedim sayfanda
torunun yazdığı bir iki şey var.
yoksa sen mi yazdın bunları:)
Bu şiir ile ilgili 190 tane yorum bulunmakta