Önce tabeladaki yazıyı okudum,sonra bastım çimene.
İşeyerek söndürdüm ortaçağın yangınlarını ve hep nedense boynu bükük çektiler çocukluğumun vesikalık fotoğraflarını…ceketim hep ilikliydi saygının huzurunda,malum bir şefkatti seccadem. Ben en çok o yönde dürüsttüm kendime,gündelik ibadetler gibi…
Önce tabeladaki yazıyı okudum, sonra bastım çimene.
Neden masalsız büyüdüm ben? Bunu hep düşünüyorum.kartpostal arkalarına yazılan şiirler neden körüklerdi ağlamamın çizgisel hızını? Merak ediyorum. Bir kelebek kanatlarıyla öptü yüreğimdeki ateşi. Bir tutam serinlik yelpazelendi volkanik sevdamın yüzeyine. Taştı hüznümün barajı. Ağladım. Zamansız hüzünlenince hep ihlal ettim kapasitemi ve planlı bir sevme işinde tastamam unuttum geriyi. Balabanlar uçmakta üstümde,gözlerimde fi tarihli bir feyezan. En çok uçurumlarda imal ettim ben teferruatlı intihar tasarılarını.
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.