Henüz dün çocuktum.Kırkını geçmiş yaşım
Top misâli yuvarlanıyorum şu hayât stadında
Döküldü saçım,siyahken beyaza döndü başım
Yaşamak ise zevk vermez oldu.Kabak tadında.
Hayâtım,alıp verdiğim nefesim hepsi ödünç
Ödünç olan bu uzuvlarla,yaptıklarımda gülünç
“Niye hakkını veremiyorum”sözü, şuuraltı bilinç
Niye üzüldüklerime üzülürüm,yaş kırkını geçince.
Kırklı yıllar,ömür gemisinin ortasıdır hemen hemen
Yaptığın yetmemiş gibi,daha şunları yapıcam demen
Birçok helâl dururken, hâlâ pervâsızca harâm yemen
Hiç akıl kârı değildir kardeşim.yaş kırkını geçince.
Yaşı kırkına gelenler,şöyle dönüp geriye bakmalı
Hayrımı çok, şerrimi çok, düşünüp kafaya takmalı
Şerri hayrına gâlipse,behemehâl çâresine bakmalı
Sonra rotasını hiç düzeltemez, yaş kırkını geçince.
Kemâlat yaşıdır kırk, hemde Peygamberlik yaşı
Tefekkür deryâsında yüzdürür, önüne eyiktir başı
Tesâdüfle yaşamaz o,rastgele yuvarlayıvermez taşı
Tefekkür süzgecinden geçirir sözü,yaş kırkını geçince.
Kırcavî der ki ! Bırak sen onu bunu,hesâba çek kendini
Ínişe geçti hayât uçağı, frenlesende kırar geçer bendini
Kırk yıllık biriken günâh yükü, gösteriyor iblîsin fendini
Gayri âhiret azığını güzel hazırla, yaş kırkını geçince…
Mevlüt Bicik
11.06.2006 saat 15.49
Esslingen
Kayıt Tarihi : 11.6.2006 18:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!