Yarış-ma, Yarıştır-ma Şiiri - Ersen Alper

Ersen Alper
48

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yarış-ma, Yarıştır-ma

Yarışma nedir? Sözcüğün kökenine inelim: yarı-ş-ma, yarı dan geliyor. Yarışmak, en az iki kişiyle olacağından sözcük türetildiğinden bu yana anlam kaymasına uğramış. Aslında çok güzel bir manası var; sen koy yarısını, yarısını da ben koyayım.bir paylaşım, bir beraberlik var, kazanma kaybetme yok. Bir bütün oluşturalım.

Tarihte yapılan ilk yarışmalar bir bütün oluşturmaktan öte bir bütünü korumak için yapılmışlar. Eski yunan devletleri birbirleriyle savaşmak yerine karılar kocasız, çocuklar babasız, ana babalar evlatsız kalmasın diye yarışmışlar. Savaşta ne yapılırsa onu yapmışlar; mızrak atmış, kaçmış kovalamış, haber yetiştirmiş, disk atmış, atlamış zıplamışlar ve neler neler. Sonra da buna olimpiyat demişler. Ne güzel, yeter ki insanlar incinmesin!

Dikkat çeken başka bir durum da yarışma sözcüğünün diğer çoğu dilde paylaşımdan öte mücadele, kavga, savaş, kapışma, iddia gibi sözlerden türemiş olmaları ki dilimiz bu konuda belki de tektir.

Günümüzde hayat artık başlı başına bir yarış. Dışarı çıkıp bir bakın, herkes bir yere koşturmuyor mu? Lgs, öss gibi sınavlar, herkes rakibimiz. Yetmiyor; arabaları, atları, köpekleri hatta emekleyen çocukları yarıştırıyoruz. Öykü, resim, şiir yemek, güzellik yarışmalarımız var. Kendi kendiyle yarışmak diye bir deyim bile türetmişiz!

Şiir yarışmalarımız da var demiştik ya, şairler (şiir yazanlar mı demeliyim?) Şiir yarıştırıyorlar seçmen kurul karşısında. “Efendim, bakınız, yanılıyorsunuz, yanlışa düşüyorsunuz. Hayır, itiraz etmeyiniz. Edebiyat edeptir, sanattır. Sanat da estetiktir efendim. ….. Bakınız, hatanız var, tespitiniz doğru yönde değildir. Dil, lisan bilimdir efendim, dilbilgisi okumadınız mı? İstirham ve tenzih ve ısrar ve teşrif ve arz ve talep ve men ve ve ve ederim! ”

Dil, edebiyatın hamurudur. Mayanızı katıp şekil verirsiniz. Şairler bir bakıma aynı malzemelerden farklı tatta yemekler yapan aşçılardır. Bu benzetme çok kötü oldu ve şuna zemin hazırladı: yemek yarışması olur da şiir yarışması neden olmasın? Efendim o zaman belirli malzemeleri verin şairlere, onlarla yazsınlar şiirleri. Ağzımızın tadı ve ağzımız bozulmadan devam edersek, yemek yarışmalarında gurmeler vardır, bize de şiir yarışmasında seçmen kurul olarak şiir gurmeleri mi lazım?

Yukarıdaki örnekte lafın nasıl gevelendiğini gördükten sonra meselemize ciddi olarak geri dönelim. Şiir yarış-malarında fark edildiği üzere en büyük sorun hak paylaşımıdır. Seçmenin kriterleri, bakış açısı, gurmelik derecesi (yine laf gevelersek) , o anki iştahı - pardon durumu-, o kadar çok şiir okuduktan sonra duygu ve düşüncelerini tarafsız olarak başka bir şiirde toparlayabilmesi v.b. Değişkenler; yarışmacıları (şiir yarıştıranları mı demeliyim?) oldukça huzursuz eden etkenlerdir – yarış-ma ortak bir konu üzerine gerçekleştirilmiş olsa bile-. Yarışmacıların; zevkin ve rengin tartışılıp, ölçülüp biçildiği bir durumda neyi ve niye bu kadar çok tartışmış oldukları, olmuşları ve olacakları ayrı bir tartışma konusudur. Seçmenlerin, bugüne dek süregelen yarış-malarda seçtikleri seçkilere bakıp seçmen baremi, kriteri, değerlendirmesi hakkında genelleme de faydasız ve gereksizdir. Seçmenler bunu açıklamak zorundadırlar, değillerse olmalıdırlar. Seçtiniz, neden? Şiirlerini yarıştıranların bunu bilmeye hakları olmalıdır!

Niteliğin ve niceliğin doğru ve kesin ve reddedilemez şekilde yarıştırıldığı yarış-malar, nesnel olanlardır. En uzun süre aralıksız konuşabilen otuz yaşındaki erkekler yarışması, yüz metreyi en kısa sürede sürünebilen kahverengi gözlü bayanlar yarışması v.b. Bu yarışmalarda seçmen kurula gerek olmadığı bile iddia edilebilir çünkü galip, birinci; yarışmacılar tarafından da bilinir ve hatta seçilebilir.

Şiir ki bir şey anlatır, eninde sonunda bir şey anlatır. Bu onun canıdır. Anlatırken konu edinir, ete kemiğe sarar canı. E çıplak mı kalsın, bir güzel giydirilir tam kafiyeler, mecazlar, sanatlar…canı bir değerdir şiirin, okurken öldürmeyin! (Ayrıntılı merak ve anlatma için bknz ersen alper şiire yorum yazmak) O değer ki çamura düşse yine altındır. Sen ister aruz yaz, ister serbest; mahvet ya da beze; can çamurda da altındır. Okuyucu da fark eder bunu. Ama eğer o can canlı değilse, istediğin kadar giydir, o, onun kefenidir. O mecazlar işe yaramaz. Eşeğe altın semer vursan yine eşektir! Yok eğer biz eşek yarıştırıyoruz denirse en ağır semeri vuranın eşeği sonuncu gelir de birinci mi olur? Ağrına gittiyse birilerinin bu benzetme, şiir yarıştırılması da benim ağrıma gidiyor. Fransa’da şairler için “kaç kelimelik şair o? ” Denirmiş. Şairin bir kelimeyi kaç manada kullandığı para değil, kaç (farklı manada) kelime kullandığı para ediyor. Ondan mıdır acep bizde bazı şairlerin üçüncü kıtayla yüz bilmem kaçıncı kıtalarının anlam bütünü olarak tutmaması hatta taban tabana zıt olması –çok fazla sözcük kullanacağız kaygısıyla-? İşte farklı giydirilmiş aynı cana örnek:

Gökte yıldızlardan bir şehir vardı
Güneş denizi miydi, ay kara-sı
Aynda mıydı yoksa aynada mıydı?
Bir göz kırpışı mı şehre varası?

Bir taş attım havaya
Gök kırıldı suya düştü istanbul oldu
Karanlıktan sonra uyandım birkaç göz kırptım
Meğer taş kafama düşmüş
Yıldızları saydım
Bir de baktım ki
İstanbulda’ydım

Seninki can da bizimki patlıcan mı diyen arkadaş! Yemin ederim bazı şiirlerin sırf süs ve ceset olduklarını anlatmaktan ben patlıcam. Tamam, yazınız. Dilediğiniz kadar uzun kısa yazınız, destan yazınız ancak anlam bütününü koruyunuz yahu. Tamam, yar hem güneşe hem aya benzer de, aynı özellikle nasıl benzetirsin sen bunu? Ben bu benzetmeleri bir şeye benzetemedim! Sitemim ve hayal kırıklığım sadece yarıştırılan şiirler hakkında değil, genel manadadır.

Şu ana kadar şiir yarışmasına karşıyım demedim. Diyemem, neden diyeyim? ! Tam tersine efendim, yarışınız! Antolojide gördüğünüz, okuduğunuz şiirlerin altına siz de bir şiir yazınız. (bknz, ersen alper bazı şiir yorumları, şiirlerine yapılan yorumlar, ilhan yakar şiir yorumları, ve daha bilmediğim, rastlayamadığım nice yorumlar!) Şair arkadaş yarısını yapmış, diğer yarısını da biz yapalım. Yarışalım, paylaşalım arkadaşlar! Şiir işi, üretim ve biriktirim işi. Önce biriktirim; okuyacağız ve öğreneceğiz ve yine okuyup gene öğreneceğiz. Biriktirim etken olduğu gibi edilgen de olabilir; şiirimizi okuyanın yorumu da bizim birikimimizdir. Birikimle bakışık olarak üretim baş gösterir ve yazarız. Paylaşırız, yarışırız. Tabi edilgen biriktirim için üretim şart.

Buraya kadar her şey çok güzel (ve çok uzun :)) . Lakin bir ricam var sizden: yarışınız, paylaşınız ancak şiir yarıştırmayınız. Şiir yarışması adı altında düzenlenen seçmenli, oylu, sonunda da ödül olan etkinliklere çok değerli şiirlerinizi vermeyiniz. O etkinliklerden gelecek övgüler (sövgüler) sizin kriterleriniz olmasın. Daha doğrusunu söylersek; övgü (sövgü) değil, bir derecelendirme, sizin şairliğinizin aralığı, şiddeti, yönü, büyüklüğü, özelliği, ve de -en kötüsü- muhtacı olmasın, olmamalı; değil mi efendim!

Naçizane ve benle mezara gitmesini istemediğim (gitmemesini istediğim de denir(miş)) fikrim budur. Yarıyarıya, paylaşarak ve sonunda beraberliğin kazandığı bir üretim ve gelişme edimi olan yarışmayı tercih ediyorum. Yarışalım arkadaşlar! Şiirden güzel özgürlük mü var? Yarışalım! Şiir bizim yarınımız, şair bizim yarımımız!

_____________________________________________________09.06.2006
_______________________________________________________04:10
______________________________________________________Aachen

Ersen Alper
Kayıt Tarihi : 30.7.2006 10:06:00
Hikayesi:


Vaktinde yetişememiş bir yetiştirmedir olanak kısıtlığımdan Hep bende gelişmemiş bir değişmedir dayanak, sıkıldığımdan

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ersen Alper