YARIN GÖRÜŞ GÜNÜ UMUDUN
Görüş günü görüşenin
Gülüşünden gül mü dökülür
Ama
Yarın
Görüş günü umudun,
Barışa söz verdik;
Sabah erken kalkmalı,
Tutup da gitmeli sevginin elinden.
Siz ki
Bir umuttunuz yağmurla gelen;
Yediveren bir sevgiydiniz siz;
Bebekken bir gülüşünüz vardı hani
Uykuda bile gülen;
Neden kaldırdınız.
Sizin sabahlarınız vardı bahar bahar gülen.
Hangi eşkiyaya, haramîye,
Hangi hovardaya çaldırdınız;
Çocuk hayallerinizi,
Gençlik düşlerinizi,
Kavak yellerinizi,
On dördünde ay gibi gülüşlerinizi.
Hani tam da bahar ağzı,
Kimler yıkmış, kapımdaki o güzelim kirazı.
Kim tohumlamış
Yolunuza bunca kini kanı garezi?
Kimler teslim almış inancınızı.
Hangi alıcı kuşlara aldırdınız
Yüreğinizdeki güvercininizi
Hoşgörünüz, tevaazunuz da vardı sizin be;
Utangaç, mahçup menekşeler gibi;
Mahzun kardelen gibi bükülen.
Nasıl da kolayca dökersiniz hıncınızı.
Söylesene,
Kapımdaki bu ölü güvercin
Gözlerinizdeki o ürkek serçe de ne?
Hani sevmeleriniz,
Sevmeleriniz vardı sizin;
Yazıya yabana tohum gibi ekilen.
Çiğdem gibi papatya gibi,
Mevlana Celaleddin gibi,
Hoca Nasreddin gibi gülen sevmeleriniz.
Hani gülüşleriniz vardı,
Burç andızı gibi yeşil,
Bahara durmuş söğüt gibi ışıl şıl;
Zühre yıldızı gibi göz kırpan.
Kokusuyla
Yayla nevruzu,
Çukurova nergizi gibi çarpan.
Ah o gülüşleriniz,
Hani arkanızdan görülen.
Ne eklenti, ne beklenti;
Vermeleriniz vardı, vermeleriniz
Küncü gibi dökülen.
Hani direnciniz vardı sizin,
Gördesli Makbule,
Dadaloğlu, Nene Hatun gibi;
Sığmazdı akla hayale.
Zulmün karşısına
Azrail gibi, ecel gibi, dağ gibi dikilen
Ya sevdanız…
İpe yulara gelmeyen,
Kimselere eyvallah demeyen sevdanız;
Hiçbir metezora boyun eğmeyen sevdanız.
Ve kavganız vardı hani kılıç gibi çekilen.
Ya onurunuz,
Sizin onurunuz da vardı be arkadaş
Kültigin Yazıtlarında kazınmış;
Köklü kayalar gibi onurunuz.
Taa Orta Asyalardan gelip,
Şaman ateşlerinde köz
Karanlığa göz
Pirsultan gibi akla ziyan;
Köroğlu, Dadaloğlunca eşkıya;
Erdebili Babek gibi isyan.
Denizlerin indında dara çekilen onurunuz
Bir soylu ağaç gibi dim dik ayakta ölen;
Şeyh bedreddin’den sulanan onurunuz.
Kime sattınız;
Hangi kör kuyulara attınız?
Bilmem ki yerini neyle doldurdunuz.
Suya inmiş bir ceylan,
Ürkek bir serçe;
Bir aslan,
Hani yarasını yalayan.
Ne bu çiğlik, bu sığlık
Üç kuruşluk kâr için mi
Annelerin gözlerindeki çığlık?
Ey! artık değer
Ve talan,
Ve yalan,
Bir yılan,
Karanlıkta avını arayan;
Yüzünüze tükürsün
Şu gözleri boncuk boncuk,
Bir deri bir kemik titreyen çocuk.
Mutluluk dediğiniz
Korkak bir tavşan,
Zabıta kaçağı bir işbortacı,
Çiğnediğiniz acı yavşan gibi;
Yani günübirlik,
Yani dilenci aşkların,
Gecekondu sevdalarında …mış gibi yaşanan;
… gibi yaşamak mıdır payınıza düşen.
Oysa
Bütün kokularını, renklerini
Orta yere serip de bölüşen,
Bir tarla çiçek olmak da vardı
Yan yana gülüşen.
Bir yanda riya,
Bir yanda
Bahara durmuş da
Gün vurmuş yayla gibi bir rüya;
Ve bir yanda dibe vurmuşsa haya;
Ağla sevda sen ağla;
Ağla da yaranı yine de seviyle dağla.
Ey akıl,
Kuşlar; balıklar; ağaçlar;
Romanlar, şiiriler, hikayeler;
İlim, bilim, bilimsel veriler adına;
Öngörüler, gözlemler ve deneyler adına;
Okullar, ekolar, öğretiler adına
Ve müzik, resim, heykel
Deneme yanılma, ve sinema
Ve
Düşünen Adam adına;
De ki; bu nasıl dünya.
Gelin çocuklar, gelin,
Tüm karanlıklara inat,
Kökuşağı renginde.
Kuyruk sallıyor bir uçurtma;
Bu kirli, kibirli,
Ve kırk kocadan arta kalan
Kahpe şehrin üstünde.
Ağla sevda sen ağla
Tüm ihanetlere inat
Yine de yaranı seviyle dağla
Dinle,
Bir bebek doğurmuş Hasret Gelin;
Salya sümük, çığlık çığlığa
Sesini duymasak da.
Bak hele,
Bir çocuk sek sek oynuyor sokakta.
Hadi çocuklar haydi,
Çıkarın çocuk hayallerinizi,
Çıkarın sorularınızı saklandığı yerden.
Ve sorun annenize babanıza;
Ellerindeki titreklerini,
Ceplerindeki bankamatiklerini,
Yüzlerindeki tiklerini sorun.
Sorun çocuklar:
Kuşlarım, balıklarım çiçeklerim,
Renklerim, beneklerim nerde?
Neden betonlar sütunlar büyüyor?
Neden dumanlar tütüyor?
Dünkü uçurtma uçurduğum,
Çiğdemlerin bittiği yerde?
Nerde anne,
Benim kollarım, bacaklarım nerde?
Sıvışmasınlar sakın gidin peşinden.
Her kaçamak yanıtaların ardından,
Deyin ki:
‘Aanneciğim ama neden? ’
Yarın
Görüş günü memleketimin
Onurun, özgürlüğün, emeğin.
Sevgiye söz verdik;
Sabah erken kalkmalı,
Tutup da gitmeli umudun elinden.
Mahmut Nazik 12 10 2010 Mersin
Mahmut NazikKayıt Tarihi : 11.12.2011 13:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (34)