sen içimde,yar içimde,tükeniriz;
sazım hiç yitiklenmez…
Vazgeçmedim ki mümkünsüzlüğün haddinden!
Bilemekten türküleri,
Yol almaktan,yürümekten yarenliği;
İçerlenmedim ki!
Sakınmadım.
Çiçeklenmemiş yaralardan eksik etmedim sinemi.
De bana Anne;
Yanlış sevdalar mı eskitti yüreğimi?
Hasretin tadı yaktı başımı,
Ki sevdam hep başımda,
Sevdam umarsızlığının tutuksuz divanesi…
Sakin nehirlerde dinlenmedi alın terim;
Deli dolu dalgalara karışıverdi boncuk boncuk.
Taş yüreklere kapaklandı.
Gözyaşımın çorak tuzuydu yar.
Ben kirpiğim yüzüme hiç değdirmedim Anne!
De bana;
Ben en çok neyi özledim?
Mevsimler hiç dönmedi içimde,
Divaneliğim hiç muhabbetlenmedi.
Hicabsızdı düşkünlenmelerim!
Sevdalığın palazıydı he demelerim…
Oyy…
Ben neye türkülendim Anne?
Körkütük puslandı sarınıverdiğim güneş,
Ben hiç varamadım ufkun tadına.
Silme bulutlardı,
Durgunluğa yatmış sancıydı yarınlarım…
Yarınlarım Anne!
Rızasız yanlızlandı sol yanım!
Bir alasabah vakti,
Bir yıldız ışıklandı gökten,
Usulca giriverdi ak alın hilalin koynuna…
Say ki; vuslatın kılıcıydı kınına giren;
Say ki; güneşti şehr-i diyara bedenleşen…
Gözlerim çıldırdı Anne!
Gözlerim bezendi ışıklanmalara…
Yıldızların muhabbetiydi gözyaşlarım;
Bir hilal kaş çevrelenmedi titreşmelerime Anne!
Hüzünlerim apaktı sevinçlerimi kaybederken.
Bir zalım ışmar mı heder etti beni?
Girift seslerinde yanlızladım kendimi…
Akıl fikir Hak getire;
Bugün ki akıllar dün yoktu ki!
De bana Anne;
Ne menem şeydir yürek yangını?
Sen böyle mi yandın kuzuna;
Tıpkı böylecesine mi;
Yara üstüne yara mı…?
Bir anlık ayaz için yakıldı sazım.
Teller çığlıklandı Anne!
Tenhalandı hoyrat türküler…
Ne heybet,ne nara.
Bir an inzivaya çekildi sevda…
Sevdam Anne;
Kurban ettim sevdamı kara bahta!
İnadına dayandı yürek.
Kadeh kaldırdı her dem yokluğa…
Üşüdü sessizlik.
Sarılıverdim ellerine…
Ellerin Anne;
Dağ kokulu ellerin…
Ayaz sevdaların çoraklığında,
Türkü misali mızrablandı ellerim.
Ellerin Anne!
Oğul kokuyordu hasret kokulu tenin!
İpektenmiş,melektenmiş,güldenmiş teni.
Sancıların telaşında,
Meleğin teri düşmüş besbelli koynuna…
Çiğ misali billurlanmış,
Cennetten varlanmış gözleri…
Anaymış,
Anamın Anasıymış.
De bana Anne,
Duaların avuçlanmadı mı kısmetime;
Sevdamın Araboğlu kime uyandı;
Kimbilir kime çiçeklendi he dercesine?
Yoksuzluğun bendesiydi her yanım.
Tokluk biriktirdim kalemin ucunda…
Nağmelendi gurbetliğim.
Say Anne!
Say ki Mecnun’u hiçe saydım!
Aşk’ın hoyratlığında göze gelirken;
Meşk’in namlusunda kurşunlanamadım…
Alıcı kuşlardı acılar.
Kanatçıklardı rüzgara kucak açan…
Doymadım Anne!
Gocunmadım şikarlanmalara!
Poyrazdı bildiğim duruşlar;
Bir çift kanattı çörekotu bakışında.
Kekliğin palazıydım ben bu sevdada.
Ya sen; kime can koydun;
Beni hangi koyak da doğurdun?
Gözyaşı namluyu soğutmuyor Ana!
Ellerin diyarı sökmez bana;
Teyy Ana;
Her dem teyy çekti dilim!
Ben bu dünyada gurbetteyim.
Yarım aşk;
Yarım insan;
Yarım hayat…
Yar’im Anne; Yar’ın ardındayım…
Sen bir yarım;
Yar bir yarım…!
Kayıt Tarihi : 31.1.2007 15:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)