Yarım Sevda Şiiri - Mahmut Küpeli

Mahmut Küpeli
23

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yarım Sevda

Tüm dilleri bir araya getirsem,
güneşi önüme ışık etsem,
volkanlar patlasa donuk bakışlarıma,
okyanusları doldursam ciğerlerime,
yine de sönmez içimdeki sevda ateşi!
Yanarım: Kurt gibi ulurum ardından!
Yolumu bulamam, kaybolurum:
Bir Umay yarı karanlığında...

Bir çığlık; yetiştiremediğim kadar
uzakta, varlığını hissediyorum.
Sürüp yarım bedenimi
yollara, işe koyuluyorum:
O gri, kasvetli binaların arasında
bir toz zerresi de ben olmak için…
Bir çığlık; duyulmasa da haykırıyorum:
Haykırdım; sesim duyulsun
uzak ötesi uzaklara!
Ne umutlar gömdüm ben
Şubat ötesi Şubatlara…

Sürekli dalıyorum.
Gözlerim bir yerde kenetlenmiş, örselenmiş…
Nefes alamıyorum.
Göğsüm batıyor.
Boğazım düğümleniyor, yutkunamıyorum.
Kalbimden bir acı yarım bedenimi sarıyor:
Gözlerim doluyor, ellerim terliyor, titriyorum, üşüyorum...
Derin bir nefes alıp sabır çekiyorum.
Hiçbir şey düşünemiyorum.
Sana mutluluk batıyor derken, sevdamın ete kemiğe nasıl saplandığını görüyorum.
Senden kaçıp dağlar, tepeler aşıyorum.
Oysaki bir deli sevdayı oradan oraya taşıyorum.

Götürüp dilenci ruhumu bir cami önüne,
kundaktaki yüreğime bir sevda diliyorum.
Gıdamı aldığım topraklarda dolaşıyorum.
Pencerede bir gölge ile dünyam aydınlansa, sarsa dört bir yanımı, hayallerime olsa beşik, yarım bedenimle birleşik…
Yarın gelsen, aralansa bir eşik…

Gitme, dur!
Daha gözlerinden öpmedim ki…
Gitmem, gidemem dedin ki…
Gitme, dur!
Daha yaşanacak ne günlerimiz olur.
Gitme, dur
diyemedim gözlerine bakarak...
Sen de böyle gitmezdin o zaman.
Sahi, gittiğini mi sandın?

Gözlerin gitmiyor gözümün önünden.
Adamım derdin, seni çok seviyorum derdin...
Öyle öperdin ki; içim titrerdi.
Tarifsiz duygular gelirdi.
Yarı sesli kendince konuşurdun bazen
Bazen gülüşüne güller açardı.
Öyle esaslı dururdun ki; siyah asaletini sende bulurdu.
Ulurdu gönlüm! Ulur da senin olurdu.
Kapında alırdı soluğu, ciğerlerini doldururdu.
Bir efsun sarardı günün rengini, sevda; derdimin en engini…

Zaman yine diretti, saat ilerlemedi.
Yazıp yazıp sildim, beğenemedim.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Yazdıklarımı sildiğim gibi zamanı da oynasam avuçlarımda:
Kırıldığın her anı silip atsam tüm zamandan, helal kıldığım haramdan!
Benim sevdam ağırdır, benim sevdam kahırdır, göçtü gitti benim sevdam!
"Canımdan can sökülürken,
haydi gel de kal iyimser...
Gökten ölüm dökülürken,
sevda bana mı gülümser?"
Bir bakışının menzilinde, bir sesinde, ünündeyim!
"Dündeyim, ne günde ne dündeyim… Mahşerdeyim, kündeyim…"

Sevdiğini kötüye yorar mı insan?
Ondan bir olumsuzluk umar mı?
Hakaret, saygısızlık bekler mi?
Seven adam hakaret eder mi?
Parça parça kopsa da etim, kem söz eder miyim?
Taşıyamadım sevdam:
Ağır geldi bana gül bahçesi kalbin!
Bilemedim...
Sana lezzetli bir yemek yediremedim.
Senin kadar meziyetli değilim ki…
Yükü dağlardan ağır sevdama
omuz vermek varken, yürüyemedim sevdamın patika yollarında.
Ayaklarım dolandı, nefesim kesildi, düştüm…
Öldüm ben sevdam, öldüm!

Bir bakışınla cemreler düşer bozkırıma.
Bahar kokusu saçlarına sarılır, dirilirim!
Günün rengi düşer toprak tenine.
Binlerce yıllık bir efsanesin sen.
Burkay’ın dolandığı gibi yedi diyarı, bilindik tüm evreni gezsem, aramakla bulunmazsın ki sen!

Tatmamıştım ömrümde böyle bir acı.
Ruhum; hayaline kıyam durdu!
"Bir yarım sevdaya kırılan kemiklerim...
Artık; kalemim de yazmaz oldu."

Mahmut Küpeli
Kayıt Tarihi : 1.4.2021 17:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mahmut Küpeli