Zarfın üstü/pula yakın yeri
sözüne mekandı
Anladım
anlasam ne yararı varki
şiire bile küstüm bu yüzden
“anladım ağaçlar ayakta ölür”
der Yılmaz Erdoğan
ben bunu zaten bilirdim
yine anladım
“merhaba! ” demiştin ilkyaza doğru
elveda ile aynı anlamda bir merhaba
ve gittin
sana her merhaba deyişte
birkaç yıl daha uzaklaşıyorum sevginden
her ne ise
her nasılsa
ve her nedense
içimde sebepsiz bir keder..
sana her merhaba deyişte
birkaç yıl daha uzaklaşıyorum sevginden
bu yüzden olmalı
merhaba demeye korkar oldum
sevdiklerime ve seveceklerime
sevdiklerim zaten korkmakta merhabamdan
geldi mi,gidecek mi diye..
bir ilk yaz günüydü
merhaba dediğinde
bir ateş, bir yıldız,
bir kara kırmızı renk sardı ellerimi
ellerim ki tutmadı hiç ellerinden bir deniz kıyısında
martılara yem oldu sanki yüreğimiz
ve henüz yaşanmamış sevgimiz
bir ilk yaz akşamı
nesiz ve nedensiz
sus dedin bana, susss..
sus/tum
oysa ne çok konuşacaklarım vardı sana dair
sana ve hiç yaşayamayacağımız bize
biz ki
iki ayrı can,kanayan,
biz iki ayrı karmaşa
iki ayrı telaş
iki ayrı kara gece sabahı
ki sabahı olmayan bir geceden geriye kalan
ki içilemeyen şarabın tortusu misali
ve ekşiye çalan biz
yani sen ve ben
yada sadece bensiz sen
biz iki ayrı karmaşa
iki ayrı telaş
biz olmayı beceremeyen iki çocuk gibiydik
misketleri elinden alınan
al misketini,ver özlemlerimi..
benim babam seni döver,kötüyüm zühre misali
yada bu kalp seni sever gibi
kavgalar bile edemeyen
iki ayrı kara kırmızı gece kalanıydık
hani sana en son merhaba deyişim var ya,
bilmem anımsar mısın?
sanırım o andı bitişi başlamayan bu ilişkinin
hani fonda Nazan Öncel
“gitme kal bu şehirde” diyordu ya
nasılda,
”anlamamıştın şarkının sözlerini”
der gibiydi
sesinin titreyişi
zarfın arka yüzü/pulun hemen altı
titrek bir elle yazılmıştı
sesin titriyordu
Evet titriyordu sesin
'Nerdesin mümkünsüzüm,
Nerdesin! ' derken
'Sanki gidilemeyen bir gözyaşı yerdesin'
Dedin ya
Hani en yakın
En uzak
Hani sevgisizliğe tuzak
mesafelerdesin diyordun ya
Orada beklemekteydim seni
ve yeniden merhaba deyişini
Merhaba ki çok renk vardır merhabada
Merhaba ki elvedadır aslında..
Gelmedin
Gelmedin,gelemezdin..
Sen merhabanın en karanlık
En uzak
sevgisizliğe en tuzak yerindeydin
Sustun
Oysa bendim susması istenen
Nedendir bilinmez
Sus/tun
Evet susss/tunnn
sözler bir bir toplanmıştı
tüm ayrıntısı ayan beyan ortada özlemin
ve adrese yakın mevki
mekan olmuştu sözlerine
Sus/tunnn
Bir sessiz çığlıktın artık
Sen söyleyemediğin heceleri susuyordun
Bense sustuğum sözleri heceliyordum
Bir sessiz opera da
Yada trajedyada gibiydik
Sen susuyordun
Beynimde kelebeklerin dansı hecelerim..
Hecelerim şiire dönüyordu kanayarak
Ve sen bir şaire aşıktın
Bense bir kelebeğe
Bir günlük ömrüne sevgimi verdiğim
Duy/m/uyordun,gör/m/üyordun..
Sevgi/siz/lik eylem biçimiydi gözlerinde
Artık aynı eylem/siz/lik düzlemindeydik
Biz susuyorduk..
Ölüyorduk sustukça…
Susss/maaaaaaaaaaaaaa..
2029.06.2007 –ORDU
Halim UğurluKayıt Tarihi : 23.2.2008 23:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Adından anlaşılacağı üzere mektup/şiir biçiminde bir denemedir..

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!