Adın hüzün olmalıydı senin eylül, adın hazan, adın yanmak olmalıydı senin. Yaşın kaç olursa olsun adın yalan olmalıydı senin ve yine sessiz vedaya durmuşsun ne çabuk geliyorsun ne sessiz gidiyorsun farkında değilsin belki ne umutlar yiyiyorsun.
Oysa ne çok hayaller kurardık bütün yeşiller altın rengine dönecek güneş eylülde yapraklara rengini verecek ve dahası sevgili gelecek.
Yalan.
Artık senin hiçbirşeyine inanmıyorum. Artık İstanbul kıyılarından akışın da haz vermiyor. O yüzdendir dışarı çıkıp gökyüzüne kaldırmayışım başımı. O yüzdendir ömrümün ortasından tutup sürüklemeyişim. Belkide erken bittim. Kimbilir belki de çok geç kaldım. Şimdi susmalıyım. Bu hüzün bulutu geçene kadar hiç olmazsa.
Bıldırdan bu yana ne bıraktıysan bende duruyor eylül. Belki meraklanırsın diye söylüyorum halâ içten gülemiyorum ve halâ kimseye sevdiğimi söyleyemiyorum. Hissediyorum artan bir ivmeyle ölüme gidiyorum.
Bir adın da sus olsun, onca elemi içinde barındırdığın, kabullendiğin, ses çıkarmadığın, yeter demediğin için bir adında yok olsun senin. Bir yağmurlu gününde bir sabaha merhaba derken ömrünü nerden kesip attığını bilmeyen zabıta korkusuyla bankta yatan adam. Bulunsun isterim soğuk bedenim.
_________________
Kayıt Tarihi : 27.9.2006 11:41:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Ne hoş cümleler belli ki hepsi yürekten yazılmış kutlarım.
TÜM YORUMLAR (1)