Samatya’nın dar sokaklarından birindeyim;
Bayramı yaşamamış çocukların olduğu bu sokakta,
Bayramın uğramadığı evlerde,
Sokak, bayramlık elbisesini giyinmiş sanki;
Evlerin her biri ayrı renge çalıyor…
Her gün, sıradan bir gün gibi başlar buralarda…
Mucizelerin düşü kurulur gün bitiminde…
Ne vakit İstanbul’un eski bir sokağına yaklaşsam,
Tuhaf bir his kaplar içimi…
Çocukluğum hemen önüme düşer!
Elim, bir evin kapı tokmağına uzanır,
Ayağım eşiğine …
Bu eski sokakların yılgın sakinlerinde türlü hikâyeler gizli!
İçlerinde hep bir hüzün saklıymış,
Yarım kalmış hikayeleri varmış gibi her birinin;
Şu penceresinin saçağındaki
Çiçekleri sulayan teyzenin
Tap taze umudu…
Çamaşır asılı şu cumbalı evden süzülen
İçli, titrek gramafon sesi …
Ya bu kahvenin önünde iskemleye ilişip,
Sigarasını ciğerine tutuşturan yaşlı adam
Ne düşünür?
Dalgın dalgın yürüyen şu alımlı kadın
Neyin hayalini kurar?
Kayıt Tarihi : 29.10.2018 10:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!