Yarım Kalan Zaman Şiiri - Murat Önder Özbek

Murat Önder Özbek
5

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yarım Kalan Zaman

Bazı günler insan kendi içine düşer,
kendi içinde kaybolur,
kendi içinde üşür.
Kelimeler bile yetmez, cümleler eksilir.
Konuşmak bile yorucu gelir.
Bir sokak lambasının solgun ışığında yürürken,
ayak sesleri bile ağırlaşır.

Gecenin içinde kaybolan bir gölge gibi,
insan da kendi varlığını unutmak ister bazen.
Gözlerimi kapatıyorum,
karanlık, içimde büyüyen bir deniz gibi dalgalanıyor.
Okyanus kadar derin, uçurum kadar sessiz.
Kimse bilmez, kimse duymaz.
Kendi içimde yankılanan sessiz çığlıkları
yalnızca ben işitirim.
Bir nefes alıyorum ama
sanki hava da yorulmuş gibi, içime dolmuyor.
Dünya dönüyor, şehir uyuyor,
rüzgar dalları sarsıyor,
ben yerimde donmuş gibi kalıyorum.

Kimi zaman düşünceler yük olur insana,
taşıyamayacağı kadar ağır bir yük.
Çocukken duyduğum masalların sıcaklığı nerede?
Baharın kokusu, yazın neşesi, kışın sessizliği...
Şimdi hepsi uzak, hepsi yabancı.
Yüzüme çarpan soğuk rüzgar bile teselli etmiyor artık.
İçimde ne var bilmiyorum.
Adını koyamadığım bir eksiklik,
ne yaparsam yapayım kapanmayan bir boşluk.

Belki de insan bazı günler
kendini kaybetmek zorundadır,
Kendini unutarak, yeniden bulmak için.
Belki de karanlığa dokunmadan
ışığın kıymeti bilinmez.
Bilmiyorum,
bildiğim tek şey,
içimde dinmeyen bir sızı var.
Zamanla geçer mi,
yoksa içime kök mü salar?
onu da bilmiyorum.
Ama yine de yürümeye devam ediyorum.
Çünkü gece ne kadar uzun olursa olsun,
sabahın bir yerlerde beni beklediğini biliyorum.

Bazı yokluklar anlatılmaz.
Adını söylediğinde yankılanmaz duvarlardan,
sesini düşündüğünde canlanmaz hatıralardan.
Eksilmiştir birşey,
hem de geri dönmemek üzere.
Ve dünya sanki onsuz da dönmeye devam ettiği için,
biraz daha katı,
biraz daha acımasızdır artık...

Gidenlerin ardından susar insan,
çünkü kelimeler yetmez.
Bir boşluk çöreklenir göğsüne,
ne ağlamak hafifletir nede unutmak mümkün olur.
Zaman bile teselli etmez bazen,
sadece alıştırır yokluğa, ama hep eksik,
hep yarım kalır bir şeyler.
Bir fotoğrafta donup kalmıştır artık yüzü...
Gülüşü eski bir anının içinde hapsolmuştur. Dokunamazsın, sesini duyamazsın
ama her yerde hissedersin yokluğunu.
Bir kapı açılır, ama o içeri girmez artık.
Bir sofra kurulur, ama onun yeri hep boştur.
Ve biz, geride kalanlar…
Eksilen bir zamanın içinde,
yarım kalmış cümlelerle,
söylenmemiş sözlerin ağırlığında
sessizce yaşamaya devam ederiz.

Gidenler mi bitti, kalanlar mı?
Kim daha çok eksildi bu yolculukta?
Zaman mı aldı bizden sevdiklerimizi
yoksa biz mi kaldık zamanın içinde yarım?
Bir isim söylenir, ses yankı bulmaz.
Bir kapı çalınır, açan olmaz.
Gülüşler eski fotoğraflarda solgun,
anılar tozlanmış bir defterde suskun.

Giden mi unutur, kalan mı bekler?
Kim kaybeder bu vedasız gidişlerde?
Kim bilir,
belki de her ayrılıkta
biraz biz de eksiliriz fark etmeden.
Şimdi gözüm yollarda, kalbim anılarda,
ne gelen var, ne giden soran. Belki de en büyük keder, gidenlerin ardından kalakalmaktır...

Murat Önder Özbek
Kayıt Tarihi : 10.2.2025 22:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu şiir sevdiğin birini, belki de bir evladı, bir kardeşi, bir sevgiliyi ya da bir dostu kaybetmenin verdiği tarifsiz acının ifadesi. Şair, kaybın ardından gelen sessizliği, eksikliği ve zamanın bile iyileştiremediği bir sızıyı anlatıyor. Özellikle “Bir kapı açılır ama o içeri girmez artık. Bir sofra kurulur ama onun yeri hep boştur.” dizeleri, kaybın somut etkisini derinlemesine hissettiriyor. Bu şiir, yasın en gerçek halini anlatıyor: Zamanın ilerlemesine rağmen, insanın içinde hiç kapanmayan bir boşluğu anlatyor

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!