Birkaç gün önce idi
Son olduğunu bilmediğim buluşmamızdan.
Evren'in çatısından sızıyordu damlalar.
Gök karakaşlarını çatmış burnundan solurken,
Siyah gözlerinden şimşekler çakıyordu.
Kafama düşen damlalar seni ıskalıyor gibiydi.
Daha şehir gamlı uykusuna dalamamıştı.
Gözleri ışıldıyordu çoğu evin.
Dışarıda pejmürde bir rüzgar kulübelere saldırıyor;
Benim gibi çıkışı bulamayan,
Yağmur suları Arnavut kaldırımında yol arıyordu.
ökçemizle içli-dışlı idi kaldırımlar.
Her Cuma-izin günündü- gecenin bu saatlerinde ve bu kaldırımlarda
Yürüdük geleceğimizi konuşarak.
Benim iş bulup evlenmemizden yanaydın sen,
Ben ise hemen evlenip çocuklar istiyordum.
Yanlışımı çıkarırcasına hiddetini kustu gök.
Gözlerinden ışıklar saçıp gürlüyordu.
Nasıl sokulmuştun emanet paltomun içine,
Yakalanmış bir kuş gibi titriyordun ve sıcaktın.
Tek vücut eskitiyorduk ökçelerimizi ıslak kaldırımlarda.
Nasıl bilebilirdim ki yakında benden ayrılacaktın.
Niçin çok severdin bu kadar,
korktuğun halde yağmurda yürümeyi?
Günahlarımızdan mı arındırıyordu bizi kutsal su gibi?
Şimdilerde bir yağmur duasına çıkmadığım kaldı,
Geçen güzel günlerimizin anısına.
Gitmeseydin, belki de beş yıllık evli olacaktık.
Gitmeseydin, belki de mutlu olacaktık.
Gitmeseydin, belki de...'
Hala kendimi kandırıyor olacaktım.
Bana bakma sen mutlumusun onu söyle.
Sensiz hayat eskisinden de beter.
Birimiz mutlu olacaksa sen ol.
Bana da yeter.
Kayıt Tarihi : 26.9.2009 22:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)