Yârenlik Şiiri - Fahri İlhan

Fahri İlhan
6

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yârenlik

-Levnî, Mir’âtî ve Seyrânî’ye-

Dinleyin dostlarım size sözüm var!
“Söz dinleyen ziyan etmez” demişler..
Demesi kolay da tutması zor,
“Zoru başarmaktadır hüner” demişler…

İnsan bu, beşerdir, hatasız olmaz,
“Yanılmazsa ancak,Mevla yanılmaz”
Kusur işlemekle kul kötü olmaz,
“Düşmez-kalkmaz bir Allah’tır” demişler.

Tek kanatla arı uçmaz, kuş uçmaz,
“Mevlâ, yarattığı kuldan vaz geçmez”,
“Tek çiçekle bahar gelmez, yaz gelmez”
“Affetmek, büyüklere şandır” demişler…

“Müslümanlık”, kâmil insan olmaktır,
Onun yolu; “Ham’ken pişip olmaktır,
Neticede; Hak Rızâsın bulmaktır,
“Kendin bilen, bilir Rabbin” demişler…

“Göstermelik Müslüman” olma sakın!
Özünden teslim ol, Hak’tan çok sakın!
Değil imiş bu iş, sözün kısasın;
“Sakal yağlayıp,mest boyamak” demişler…

Mevlâ’m yaratmış ta cümle kulların,
Türlü türlü kılmış kulun halların,
Göstermiş kuluna doğru yolların,
“Ahret, Mizan, Sırat vardır” demişler…

Özünü sağlam tut, içini pâkla!
Elinden geldikçe, iy’liğin sakla,
Akşam olup, baş yastığa koydukta,
“Kalbini iyice bir yokla” demişler…

Yaşartmayın anaların gözünü,
İk’etmeyin bir dediği sözünü,
İleri tutup da elin kızını,
”Geriye ko’mayın özünü” demişler…

Babanın sevgisi kalpte gizlidir,
Evlat zanneder ki, katı yüzlüdür,
Sevgisi, anadan da özlüdür,
“Bunu da böyle bilin” demişler…

Kardeş kardeş ile olmasın düşman,
Vallahi sonunda olurlar pişman,
Evlat bir daha bulunur da ey can!
“Kardeşin bir daha doğmaz” demişler…

Komşu başına gelen hala sevinme!
“Oh olmuş dürzüye, hak etti” deme!
“Ne idik, ne olduk “ bir bak, bak hele?
“Bu gün ona’ysa, yarın sana” demişler…

Büyüğün gelirse, kalkıp ayağa,
Öpüver elini, yer göster ona,
“Ulu Sözü” dinleyip, koy bir yana,
“Dinlemeyen, ulur kalır” demişler…

Sırrını sakla da, daim ellerden,
Irak ol kem gözden, kem dillerden,
Elin-eteğin çek kötü yollardan,
“Artık atan, kendi utanır” demişler…

Kimsenin ırzında olmasın gözün,
Büyüğü anan bil, küçüğü kızın,
Kulağına küpe olsun şu sözüm:
“Irz ile, rızık ile oynanmaz” demişler…

“Elin geçtiği köprüden, sen de geç! ”
“Birlik”ten ayrılma, inat etme hiç,
İyi belle şu sözü, kulağını aç!
“Ayrılma sürüden, kurt kapar” demişler…

Yurdunu candan sev, deme ki kötü,
Vatansızlık, dünyada her şeyden kötü,
“Bülbülün, altın kafesteki ötüşü,
Çalısına hasretindendir” demişler…

“İyilik et, iyilik bul” olmazsın pişman,
Ummadığın yerde karşılar heman,
“Et iyiliği, at denize” –ne gam? -
“Balık bilmezse,Hâlık bilir” demişler…

Taşkınlık edip de çıkma kabından,
Kınama, ibret al elin ay’bından!
Sakın ha erin-avradın sey’binden,
“Boş ite menzil olmaz, gezer” demişler…

Konuşursan da akranınla konuş,
Korkma! Bilmediğin bilene danış,
Küçüğünden isteyip etme yanlış,
“Koyunlar kuzusunu emmez” demişler…
Dikkat et ağzından çıkan kelama,
Cimrilik gösterme önce selama,
Çok sözün dinlenir,dinlenir ammâ;
“Boğaz kırk boğum, sonra dil” demişler…

Ne söylersen söyle ama az söyle,
Yal’nız az değil, hem de öz söyle,
Üç kere düşün, sonra bir söyle,
“Çok konuşan, çokça yanılır” demişler…

Cimri olma, cömert ol, yeyip yedir!
“Kanı kan’la değil, su ile yudur”,
“İyilik ederken, yerini buldur”,
“Kaş yapar iken, göz çıkarma” demişler…

Tamahkârlık edip aç gözlü olma!
“Buyurun” denince ganimet bilme!
Kıtlıktan çıkmış gibi, yumulma!
“Düğün kemiği ile it onmaz” demişler…

Halden anla biraz, kadir kıymet bil,
Büyüğü say, küçüğü sevindir,
İnsan oğlu ne ki? Etle kemiktir,
“Eti yenmez, gönü giyilmez” demişler…

Öfkelenme, celallenme, kudurma!
“Kendi bitin, başka başta kırdırma”,
“Yorgunu yokuşa-yazıktır- sardırma”
“Pehlivan, öfkesin yenen” demişler…

“Engin ol! kimseye tepeden bakma”,
“Beytullah”tır, kimsenin kalbini yıkma”
Suçlu isen, “yağ gibi üste çıkma”,
“El öpmekle, ağız pis olmaz” demişler…
“Halden bilmezlere, hâlini deme! ”
“Etini sor! Kasaba minnet eyleme! ”
“Öl acından, nâmert ekmeği yeme! ”
“Bir gün olur da, başa çalar” demişler…

Kadir Mevlâm! N’olur güce gitmesin,
Bu sözüm de hiç kimseye batmasın,
“Sağ gözü, sol göze muhtaç etmesin! ”
“Yüz suyu dökmesi de zordur” demişler…

Yardım eyle başı darda kalana,
Malı olmayana, hem de olana,
“İnsan olan dayanamaz ‘aman’a”
“Aman! diyene kılıç olmaz” demişler…

Dikkat eyle sen, iyi günün dostuna,
Fırsat bulsa “ot doldurur postuna”,
Bir hatâ’yla sırt çevirme dostuna,
“Dost bulaman, kalın dostsuz” demişler…

Yaltaklanma, hiç kimseye ‘dil dökme’,
“Deliyi söyletme, iti kışkırtma”,
“Her hünerin çırağına belletme,
“Gün gelir, sana hasım çıkar” demişler…

Kanaat et! Hiç kimseye imrenme,
Sabırlı ol, “çay görmeden çemrenme”,
“Benim niye yok” diye söylenme,
“Gün doğmadan, neler doğar” demişler…

Gönüldür bu? .. Erciyes’ten kar ister..
Güzel sever, nâmus ister, âr ister..
“Bin”i olsa, tutar ‘bin’e ‘bir’ ister,
“Doyuracak gözü, toprak” demişler…

Karımaz da deli gönül karımaz,
Gezer dağı taşı, sanır yorulmaz,
“Boş gezmekle bir menzile erilmez”,
“Çok dınlayan, boka konar” demişler…

Çok yaşa, az yaşa, ama düz yaşa!
İster onbeş yaşa, ister yüz yaşa,
Vaktinde aklını dermezsen başa,
“Başın vurun, taştan taşa” demişler…

Fahri’m! .. Güzel Mevlâ’m verir her şeyi,
İşitir kulunu, görür her şeyi,
Özgü candan “kereminden ver! ” deyi,
“El açan murâda erer” demişler…

02.09.1988-Çarşamba – Ballerup / DK

Fahri İlhan
Kayıt Tarihi : 4.7.2011 18:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fahri İlhan Hayranı
    Fahri İlhan Hayranı

    Hocam hocam nassın hocam

    Cevap Yaz
  • Salih Utku
    Salih Utku

    Fahri Bey; Tebrikler. Şiirlerinizin devamını bekliyorum.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Fahri İlhan