Şuan nerdesin sevgili? Ne yapıyorsun? İnan ki bilmiyorum...Belkide birinin hayatında başrol oynamaya veya olmaya gitmiştin.Oysa ben senin sızılarına dublör olmaya bile razıydım.Şimdi sana söylenecek o kadar ağrı var ki solumda,yüzüne üflenecek onca kelime debeleniyor içimde...
Neydi yani bu ani yokluğunun sebebi..Bir hatamıydı sevmek seni..Seni senden fazla sevemezmiydi hiç kimse,sevdim işte.Şimdi her harfinde bir can parçası koparıyorum kalbimin en derinliklerinden sana.Çiçek yapıyordum sen gelince eline tutuşturmak için.Ve anlıyordum ki sende öğrenmiştim ben, kanatsız uçmayı,ateşe su ile yazı yazmayı ve bir başkası kül olup yanmayı..Peki? Ben mutlumuydum...Elbette mutlu değildim.Artık sığınacağım bir liman bile yoktu.Olsa bile o limanda yakamozlar olmayacak ve gökyüzündeki eşsiz güzellikte olan yıldızlar bir daha denize vurmayacaktı...
Sen yoktun ya aslında bende yoktum..Nereye mi gidiyorum? Nereye gideyim ki,ben dışında her yer müsait şuan.Sen dışında her yer cehennem bana..Anlayacağın nereye gidersem gideyim her kapı beni senin ateşine götürüyordu..
Peki? Ben senin için yanmayı tercih edecek olsaydım beni bu yangınlardan kurtara bilecekmiydin? Yoksa bir seyirci gibi nasıl yok olduğumu mu izliyecektin.Evet sevgili ben; Ne gelirse senden gelsin diyerek aşkınla yanmayı tercih etmiştim..Ve hala da yanıyorum.Peki? Sen gelip beni bu yangınlardan kurtaracakmısın..İnan ki bilmiyorum sevgili..Sadece kurtarılmamı bekliyorum...Ne olur sevgili kendimden geriye kendi küllerim kalmadan kurtarırmısın beni....
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta