Ne zaman uykuya dalsam,
Kapattığım her kapının arkasında sen kaldın.
Ne zaman sır dolu yastığımın göğsüne baş koyup uyusam,
O kapının arkasından senin çığlıklarına uyanırım.
Halbuki ben, insanlardan gideli yıllar olmuş.
Yürüdüğüm ormanın patika yolu yosun ve küflü mantarlarla kaybolmuş.
Ben o şehirden kurşun yemiş ceylan gibi ormana giderken,
Acılarımı gömdüğüm eski yapı sur duvarlar, şarapçıların, kimsesiz çocukların ve aşkını boğarak ölduren bir kaç meczubun mekanı olmuştu.
Kimdi arkam sıra gelen,
Hangi günahtı, peşimden koşturan.
Ben içimde bağıran acıyı öldürürken geceydi.
Karanlıklar benim en katı düşmanımdı.
Ruhumu sarıp, bana saldırırlardı.
Ölüm gibi soğuk, karabasan gibi korkunçtu.
Şimdi soruyorum ;
Bu uçsuz bucaksız, derin,
yeşil yosunlu ağaçlar arasında kaç kilitli kapı var ?
Kaç kilidin üzerinde, kaç iblisin parmak izi var ?
Kapatılmış ruhlar kaç bin yıllık yatar ?
Bu yaratıklar ; bu mavi dünyayı daha ne kadar kirletecekler.
Kayıt Tarihi : 2.3.2021 23:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Akşam saatlerinde yazdım.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!