YARATI
Erkek kadını yarattı
Sevda sözlerinden
Bir gül bahçesinde
Sonra adını unuttu
Kadın kendini yarattı
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kadınlarımızın yeri artık çok zor bir yerde her bakımda ölümler artı ezilen kadınlarımız çogaldı
Ama kanlarımız renktir çiçektir anadır doğadır üstadım sevgiler
kadın hayatımızın olmazsa olmazı,
çok güzel ve anlamlı dizeler.
yüreğinize sağlık.
kadın ve erkek . terazinin iki kefesini dolduruyor. duyguların hep canlı kalmasında kadının rolü azımsanamayacak kadar büyük.. Çünkü kadın doğurgan... bir insan bir insanı var ediyor...Ve çok çabuk dağılıyor ve bir o kadar çabuk toparlanıyor...
biri olmadan diğerinin varlığından söz etmek imkansız. .. nasıl müthiş bir bağ..
ve elbette harika işlenmiş şiirde konu..
gönülden kutluyorum...
Saygı ve sevgiler..
Kadın ve erkek. Birbirini tamamlayan iki yarım. Aralarındaki o müthiş çekim gücünün adı ise sevda.
Sevda kimi zaman onları mutluluğun doruklarına taşırken, kimi zaman da paramparça edebiliyor. Yine de doğanın insan dengesi onlar sayesinde var olmaya devam ediyor.
Çok hoş, çok anlamlı bir şiirdi. Kutluyorum kaleminizi ve yüreğinizi İrfan Çelik Bey. Selam ve saygılarımla.
Evrensel sır çözülmüş oldu.... Her ne kadar şiirin başlangıcı şartlı öğretilere uygun başlıyorsa da... sonrasında bir fikir jimnastiği başlıyor....
'Bir erkek bir insan için; bir kadın insanlık için.' cümlesi, bu şiirde açılımını bulmuş... Kadının duygu, düşünce ve hayal dünyasındaki çeşninin insanlığın gelişiminde yadsınamayacak yeri ve rolü olduğunun kabulü.... insanlığın çok daha hızlı ilerlemesinden ve gelişmesinden başka hiçbir olumsuzluğa (!) neden olmaz kanısındayım.....
Yine içeriği çok geniş ve üzerine çok şey yazılabilecek bir şiir... Kutlarım Değerli Öğretmenim.... Saygılarımla......
tebrikler güze bir şiirdri
Şiiri okuyunca aklıma ilk gelen baş rolünü Birigitte Bardot'un oynadığı
'Ve Allah Kadını Yarattı' filmi geldi.
Doğa tüm canlıları kendi soyu içinde özenle yaratıyor ve her yaratılanın bir diğerinden milyonlarca ayrıcalığı oluyor; farkına varamıyoruz. Kadın ve erkek varoluşun yolunda yürürken sevgiyi de yaratıyor dünyadaki tüm canlıların eril ve dişisi gibi... 'Kendi özünden insan yaratan kadın'... Çoğalmak, bir benzerini dünyaya getirmek değil miydi senin muradım? Tasavvuf ve varoluşçuluk irdelendikçe insanın önüne evrensel sonsuzluk geliyor. Sonsuz düşünmek ve sonsuzu anlamaya çalışmak insanı dünya değerlerinden kopararak çok daha kapsamlı, çok daha derin bir kavramın içine sürüklüyor. Çık çıkabilirsen, ya da düşün düşünebildiğin kadar.
10+ antoloji... Sevgiler, başarılar.... ( Özel not : Bir gün İstanbul Yenibosna'da Cemevine gittim. Orada 'Dede' sözcüğünü bana geniş kapsamlı anlatacak kişilerle görüşme fırsatı buldum. Bilginiz rica )
.üstadım güzel bir serbest şiir okudum va kutlarım .. okurken haz aldım .. kalemine yüreğine sağlık...
Erkek kadını yarattı
Sevda sözlerinden
Bir gül bahçesinde
Sonra adını unuttu
------İrfan hocam mükemmel bir konu mükemmel bir şiir okudum sizi ve şiirinizi kuluyorum saygılar.
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta